|
|
Seri röportajlar
- Toplanın şöyle içtima alanına, tek sıra boy sıra, omuz hizası al... Hazrooool. Rahat... Evet İbo, senden başlayalım... Ne diyosun, burda her şey var mı? - Abi siz yapmayın bari ya... - Şaka len şaka. Söyle bakalım nihayet hayallerinin ligi NBA'ye gidiyorsun. Yaşın biraz geçkince bu iş için. Bençte oturmaktan korkmuyor musun? - Yanımda Demet olduktan sonra her yerde otururum. Aslında bu bir kaçış. Savaş Ay, Demet'le röportaj yapmadan gitmemiz gerekiyordu. - Ferrari'yi vermişin Ülkerspor'a bonservis ücreti olarak... - Yok öyle şey. İki tur atsınlar diye... Sonra geri aldım ama. Demet saçımı başımı yolardı yoksa. Zaten Seattle Supersonics'la para bile konuşmadım. Tek saçıma sürdüğüm jöleye karışamazsınız maddesini koydurttum kontrata... - Aferim. Türkiye seninle gurur duyuyor. Yani duyuyordur herhalde... Maraşlı kızımız Esin, sen gel bakalım. Hay Allah yere para düşmüş, bizim bellerde fıtık var da sen alabilir misin? - Buyrun aldım işte. Nedir ki? - Şudur ki, sen kıçının çatalını göstermenin ötesinde kaşıkbıçak, Jumbo çatal-bıçak seti halindesin be kızım. Ne bu moda mı şimdi? - Ne modası ya. Böyle moda olur mu hiç? - Burda soruları biz sorarız. Donun pantolonun içinden görünmesi de olmazdı ama sayende moda oldu. Bazı meslektaşlarımızın görünen gstringleri medyayı karıştırdı. - Kaşık düşmanı derler bize ama bazı art niyetli medyacılar da çatal düşmanı çıktı. Çatalhöyük'e gidip tümülüslere gömülmek istiyorum. - Saçmalama kızım, sen uyma onlara... - Canıma tak etti. Pantolonum düşüyor ve çatalım gözüküyorsa ben ne yapayım. Alın işte yine gözüktü çatal. - Kafana takma karadutum çatalkaram çingenem. Önemli olan belin oturması... Oturmuyorsa da dert değil. Hem zaten biz çatal kullanmıyoruz. Elle yemeyi tercih ediyoruz. - Terbiyesizler. ÇAT! - Ne dedik biz ya? Hıı Alişan ne dedik ki biz şimdi? - Bana ne abi, benim çatalım gözükmüyor. - Ah be iki gözüm, Alişanım başkanım Prestij ailem şampiyonum. Sen delikanlılığın kitabını yaz, sonra saçı fosforlu turuncuya boya, Fosforlu Cevriyem gibi ortalığa çık. Bittiğin an şu andır be Alişanım. - Ailem dağıldıktan sonra bunalıma girdim abilerim. Yazdığım delikanlılığın kitabı da satmadı doğru dürüst. Korsanı çıktı. Okumuyoruz be abicim. - Okumuyoruz. Ama bir de iyi tarafından bak. Bu hamlenle Çağla'yla aşk dedikodularının önünü kestin... - Böhüüüeee... - Ağlama karı gibi be... - Evet hep ağlattılar. Evde beni seven bir Zeynep Özal vardı. Onun babasını da severdim zaten. Hele o Yunus'la Seren geceleri beni işetmek için bardaktan bardağa su boşalttılar. Yivrençtiler. - Sen nerden çıktın be? Kimsin nesin? - Siz de yivrençsiniz. Onlardansınız. Yasemin Kozanoğlu gibi beni tanımama tribi yapıyorsunuz. - Hoppalaaaa... - Ama siz de ayıp ettiniz kıza... Koskoca Seda Üren'i nasıl tanımıyorsunuz ki? - Ama Verheugen abi, gündeme dünya kadar insan düşüyor, hepsinin ismini nasıl ezberleyeceksin ki? Ezberci eğitime karşıyız hem biz... - Yok yok sizin AB'ye girmeniz zor bu kafayla... Seda'yı tanımıyorsunuz daha. Ona Ünlüler Çiftliği'nde yapılan eziyetlerin takipçisiyiz... - Zinadan sonra yeni bahaneniz bu mu? - Uysa da... - Uymadı... - Önemli olan beline oturması... Hehehe... - Islak odunun beline beline oturmasına ne diyeceksin peki? Üstelik mevcut TCK'ya göre bu suç da teşkil etmiyor. Yürü tavşan dudak seni... - Görürsünüz sizi görürsünüz... Bunu rapor edicem. - Tabii canım tabii... Dağılabilirsiniz arkadaşlar... Yalnız bize haber vermeden şehir dışına çıkmazsanız memnun oluruz. Soruşturmanın selameti açısından... Rahat...
|