Arınç: Ne diyeyim, Allah diyorum

Ceza Kanunu ve zinanın suç sayılması tartışması sadece Türkiye ile AB ülkelerini ilgilendirmiyor. Ankara'da görevli birçok yabancı diplomat da ne olduğunu anlamaya çalışıyor.
Bunlardan biri de Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Tomoyuki Abe...
Büyükelçi Abe, dün öğle yemeğindeki sohbetimizde "zinaya ceza konusundaki direnişin" nedenini anlamaya çalışıyor.
Japonya'da zinanın suç olup olmadığını sorduğumuzda ise şu yanıtı veriyor: "İkinci Dünya Savaşı öncesine kadar bizde de suçmuş. Daha sonra kaldırılmış, bir daha da suç sayılmamış..."
TCK'daki önemli değişikliklerin, bir tek zina konusuna takılıp kalmasına kimse anlam veremiyor. Sadece yabancı diplomatlar değil, aynı zamanda AKP yöneticileri, bakanları ve milletvekilleri de yaşananları "anlamsız" buluyor.

Kabinede açılmadı
AKP'li bakan ve parti yöneticileri ile dün yaptığımız sohbette şu soruyu yönelttik:
"Başbakan, daha önce Bakanlar Kurulu, parti yönetimi ve Meclis grubuna zinanın suç sayılması ile ilgili görüşü sorduğunda karşı bir görüş beyan edilmemişti. Şimdi karşı görüş ortaya koyan oldu mu?"
Hem parti yöneticilerinin, hem de bakanların verdiği yanıt benzer oldu:
"Düşüncelerimizi dile getirdik..."
Başbakan Erdoğan'ın yaklaşımının ne olduğuna gelince.. Bakan'ın yanıtı şöyle:
"Bu konuda Bakanlar Kurulu'nda hiçbir şey konuşmadık. Bakanlar Kurulu'nda konu açılmadı. Başka konular konuşuldu. TCK ve zina meselesi ise hiç açılmadı..."
Bundan sonrasında ne olacağına ilişkin yaklaşımı ise şöyle oldu:
"Belirli bir noktaya kadar gelindi. Bu noktaya gelinmesini biz de tercih etmezdik. Bundan sonra, ani bir manevrada bulunmak zor gözüküyor. Keşke bu noktada olmasaydık. En iyisi zamana bırakmak..."
Aktardığına göre hedefleri; 17 Aralık'taki AB Zirvesi'ne kadar, Meclis'te bekleyen Ceza Muhakemeleri Usulü, Ceza İnfaz ve Bölge Mahkemeleri kanunları ile birlikte TCK'yı çıkarmak. Bunun öncesinde CHP'nin de Meclis'in olağanüstü toplantı çağrısı dikkate alınarak gelişme olup olmayacağı sorumuza ise verdiği yanıt kısa ve net:
"Başbakan yarın (çarşamba) Brüksel'e gidiyor. Perşembe günü (yarın) görüşmeleri var. Orada yaptığı görüşmelerin sonucunu da bir görelim, ondan sonrasına bakarız."
Kabinedeki beklenti, Başbakan'ın Brüksel gezisi sonrasında durumu bir kez daha gözden geçirmek.

Din değiştirmek
Önceki gün Bakanlar Kurulu sonrasında partinin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında ortaya çıkan tabloya gelince.
Genel Başkan Yardımcılarından birinin aktardığına göre, buradaki durum da Bakanlar Kurulu'ndan farklı. Konu partinin yetkili organında açılmış ve tartışılmış. Aktarıldığına göre, Genel Başkan yardımcıları, AB konusunda bu kadar gayret gösterdikten sonra gelinen noktadan duydukları sıkıntıyı söylemişler. Zinaya cezanın pratikte bir fayda getirmeyeceğini kayda geçirmişler.
Bugüne kadar mahkemelere yapılan başvurularda zinaya dayalı boşanma nedeninin çok düşük sayıda kaldığına dikkat çekilmiş. Başbakan ise "Bizim için aile kurumu önemli, zina aile kurumunu yok eden bir durum, bunun cezalandırılması gerekir" görüşünü yinelemiş.
Kurmaylarının ısrarları karşısında Erdoğan'ın şu ilginç yaklaşımı olmuş:
"Avrupa Birliği'nin bir ortak Ceza Kanunu yok. Her ülkede farklı uygulama söz konusu. Ayrıca Anayasası da yok. Durum böyle iken, AB yarın dininizi değiştirin derse, değiştirecek misiniz?.."
Söylediklerine göre, Başbakan zina konusunu AB'ye karşı bir manevra veya koz olarak kullanma gibi bir düşüncenin içinde değil. Bu konuda AB yetkililerini de ikna edebileceğine inanıyor.
Özetle hem kabine üyeleri, hem de parti yetkililerinin gözü kulağı yarın Başbakan'ın Brüksel'deki temaslarında olacak. Buradan çıkacak sonucun ne getireceğine gelince, kabinenin etkin bakanının şu sözü her şeyi ortaya koyuyor: "Hiçbir şey Türkiye'nin AB tercihinin önüne geçemez. Bu Türkiye'nin kahir çizgisidir, onun hükmü de yerine gelecektir..."

Arınç ne dedi?
Zina konusunu dün akşam saatlerinde, CHP'nin olağanüstü toplantı başvurusu sonrası TBMM Başkanı Bülent Arınç ile de konuşuyoruz. Başkan da gelinen noktadan hoşnut değil. Hatta bu durumun "Ne kadar gerçekçi" olduğunu kendi içinde sorguluyor.
"Peki ne diyorsunuz" sorusunu yönelttiğimizde ise bugün Başbakan Erdoğan ile buluşup CHP'nin başvurusunu görüşeceğini belirterek, şu yanıtı veriyor:
"Çok anlaşılır şeyler olmuyor. Ne diyeyim, Allah diyorum..."