|
|
|
|
|
|
Kendi kendime söyleyecek şarkılarım olduğuna inandım
24 Eylül'de vizyona girecek 'Yazı Tura'nın senaryosunu yazan ve filmin yönetmenliğini de üstlenen UĞUR YÜCEL 2 aylığına gittiği Amerika'dan döndü. 'Yazı Tura'da olduğu gibi son yıllarda projelerini yalnız gerçekleştiren sanatçı, nedenini şu sözlerle açıkladı: Kendi kendime söyleyecek şarkılarım vardı.
Uzun zamandır ortalarda görünmüyordu Uğur Yücel. 'Balalayka'nın ardından bir daha kamera karşısına geçmemiş, 'Alacakaranlık' dışında sanatından bihaber bırakmıştı herkesi. "Ben her anlamda yalnız başıma olmak istedim. Kendi kendime söyleyecek şarkılarım olduğuna inandım" diyen Uğur Yücel, şimdilerde yeniden İstanbul'da. İki aylık New York serüveninden döndü ve Etiler'deki evinin kapılarını bizim için açtı... Yıllarca üzerine atfetidilen şovmenlikten hiç keyif almadığını, 35'lerinden sonra değişen hayatını, sinema aşkını ve 24 Eylül'de gösterime girecek olan yazıp, yönettiği yeni filmi 'Yazı Tura'yı anlattı...
* Tiyatro, sinema, müzik, yönetmenlik... Hani on parmağınızda on marifet... Bu işin sırrı nedir? Bence bir insanın kimliği çocukken beliriyor. Güzel sanatlarla ilgili geniş bir yeteneğim söz konusu ama umarım bunlar sadece sinemada buluşur. Belki de her şey sinema içindi. Son 15 yıldır sinemaya daha yoğun ilgim var açıkçası.
* Bu son 15 yılın bir nedeni var mı peki? Herkesin hayatta kendini ifade edebilmek gibi bir derdi vardır ya... Bence de her şeyin bileşkesi sinemada. Hep de böyle devam edecek...
ŞOVMENLİKTEN KEYİF ALMADIM * Eskiden çok daha eğlenceli filmlerde yer alıyor, taklitler yapıyordunuz. Şimdi politik film ve dizilerde yer alıyorsunuz. Bunun nedeni var mı? Bu belki de Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısıyla ilişkili. Biz çok polizite bir gençlik yaşadık. 80'li yıllardan itibaren inandığımız değerlerin hepsi yıkıldı ve dünya başka bir yere gitti. Esasında o dönemlerde büyük bir yalnızlık yaşandı. Ben de tiyatroyu düşünmeye başladığım andan itibaren kabareye çok tutkuluydum. Önümüzde 'Devekuşu Kabare' diye bir örnek, Haldun Taner gibi bir hocanın yanında dolaşma isteği vardı. Bunlar konservatuvarda çok belirginleşti. Taklit ve şov yapmak ise tesadüfen ortaya çıktı. Bir kabare oyunu hazırlıyorduk. Orada şovun yeterince kuvvetli olmadığını düşündük ve birtakım atraksiyonlar koyduk. Bende de böyle marifetler olunca orada kullandık. Sonra o şovmenlik bana yapıştı uzunca yıllar. Ama hiçbir zaman bir şovmen kimliği taşımadım. Yaptığım şovmenlikten de hiç keyif almadım.
* Yani şu an asıl istediğinizi yapıyorsunuz... Sanırım insan 35'lerinden sonra daha kendinle buluşmaya başlıyor. Bu defa sadece kendi yapmak istediklerimi neden beceremediğimi sorduğumda yapacak bir tek şey vardı. O da karar verip uygulamak. Ben bir şovmenden çok daha fazla tiyatrocu ve sinemacıydım, şu anda da tamamıyla sinemacıyım demek isterim.
* Eskiden Şener Şen ve Yavuz Turgul ile birçok projede ortak rol alırdınız. Artık yollarınızı mı ayırdınız? Tabii hayatın sonuna kadar hep beraber hareket etmek çok güç. Uzun yıllar Yavuz Turgul ile çalıştım. Şener Şen zaten Yavuz Turgul'un hiçbir zaman vazgeçemediği çok değerli bir oyuncu. Birlikte düşünen, birlikte üreten isimler olduk ve çok uzun yıllar geçti. Ama tabii öyle el ele yürümüyor işler ölene kadar. Daha doğrusu ben her anlamda yalnız başıma olmak istedim. Kendi kendime söyleyecek şarkılarım olduğuna inandım.
FİLMDEN KAZANMAYACAĞIM * Şimdi de 'Yazı Tura' ile seyirciyle buluşucaksınız. Filmin ismi neden 'Yazı Tura'? Senaryonun başında iki asker operasyona giderken kamyonda yazı tura atıyorlar. Tura gelene "Ah öldün" diyorlar. Aslında dehşet bir korku yaşıyorlar çatışmaya giderken ama bir taraftan da ölümle dans ediyorlar. Hangisi ölecek 'Şeytan Rıdvan' mı 'Hayalet Cevher' mi? Ya da hayatta ölmek mi, savaşta ölmek mi? Hepsi birer yazı tura işi.
* "Film bir bakıma benim yaşadığım olayları da konu alıyor" demiştiniz... Bu filmdeki karakterler esasında tanıdığım ve bildiğim karakterler. Bunlar mahalle arkadaşlarım. Ben onlardan siyaseten daha farklı bir yerdeydim; seçimimi yapmış bir adamdım. Hiçbir yere mektup göndermeyen bir film bu. Her şey çok açık filmde. Hiç içten pazarlık yok.
* Film için ne kadar harcadınız? 1 milyon doların üzerinde para harcadım.
* Film için çok para yatırılıyor. Türk halkı da daha çok eğlenceli filmlere ilgi gösteriyor. Ya sonu hüsran olur, diye düşünmüyor musunuz hiç? Muhtemelen. Çünkü ben seyirciyi yakalayan bir proje üretme adamı değilim. Sinemada da ticaret yapmak istemiyorum. En azından gönüllerin filmi olur. Uzun yıllar konuşulur. Ben zaten bu filmin para olarak karşılığını alabileceğimi zannetmiyorum. Tam 'Yazı Tura' işi işte. Ancak bence bu filme seyircinin gitmesi için bir neden var. Kendi gerçeklikleri ile yüz yüze gelmelerini ve hangi coğrafyada olduklarını hissetmelerini isterim seyircilerin.
Öykü YAZICIOĞLU / HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|