|
|
|
|
|
|
Gerginlik ve çirkinlik
Telafer'deki Türkmenlere yönelik asimetrik tecavüz üzerine Dışişleri Bakanı Gül'ün ağzından çıkan 'Böyle giderse ABD ile Irak'taki işbirliğimiz biter' yolundaki büyük laf ve doğal gaf maalesef Türkiye'yi milyonuncu defa küçük düşüren yeni bir tablo üretti. Sayın Gül'ün sözü tabii ki Türkiye için değil ama kendisi için oldukça büyük laf idi. Nitekim Washington'dan yapılan açıklamaların arasında öyle kasıtlı cümleler kullanıldı ki dayanılır gibi değil. Hele bir cümle var ki küfür düzeyinde hakarettir: -Ankara bize Irak'taki işbirliğine devam etmek istediğini bildirdi.. Ne demek; 'ABD'ye sen Telafer'de sivilleri katletmeyi sürdürürsen işbirliğimiz biter' diyen Ankara bunu nasıl ister? Bu cümle, iki özgür ve bağımsız ülke arasındaki ilişkiler için tasavvur edilemeyecek bir aşağılamadır. Ayrıca bu sözün doğal gaf olduğu da fazla açıklama gerektirmiyor. Mübarek adam; ABD ile Irak'ta işbirliği içinde bulunduğumuz belli de, Türk milletinin utandığı bu ilişkiyi Dışişleri Bakanı olarak ille de dile getirmek zorunda mısınız?. Arkasında asla duramayacağınız bir kuru sıkı tehdit savuracaksanız bari 'Telafer'deki operasyon ABD ile ilişkilerimizde ağır sorunlara yol açacak' deyin! Tabii ki bir şeyin değişeceği yok ama Washington'dan böyle feci şekilde küçük düşürücü bir diplomatik fırça yemektense alışılmış bir 'boz yalan' söylemek yeğ değil mi? Acaba Sayın Gül'ün gürlemesinden sonra kapalı kapılar ardında neler oldu ki ABD 'Ankara bize Irak'taki işbirliğine devam etmek istediğini bildirdi' şeklinde bir açıklama yapabildi? Onlara 'Canım aldırmayın işte, ahalinin gazını almak için böyle bir laf ettik; tabii ki işbirliğimizi sürdüreceğiz' diye özür mü beyan ettik? Yoksa bunu yapmadığımız için mi Washington üslubunu birkaç kat birden çirkinleştirerek aşağılamaya kalktı? Nelerin nasıl konuşulduğu meçhul. Kamuoyuna yansıtılan 'gerginliğin giderildiği' yolunda yuvarlak hükmün üstüne ekilmiş bu Amerikan küfrü: -Ben istediğimi yapacağım ve siz de benimle işbirliğinden başka bir çareniz olmadığını unutmayacaksınız. Gerginliğin nasıl giderildiğine ilişkin Washington açıklamasının anlamı bu.. Bizim taraftan da çocukları kandıramayacak bir yave: -ABD Telafer'de sivillerin zarar görmemesi konusunda daha güçlü (?!) teminat verdi. Oysa Irak'taki Haçlı saldırılarında bu açıdan en küçük bir duyarlılık gösterilmediği gerçeği artık ABD basınının savaşçı kanadı tarafından bile itiraf ediliyor. Nitekim Irak'a saldırıyı bilinçli veya bilinçsiz tahrik ederek basın tarihinin ve gazetecilik mesleğinin gelmiş geçmiş en büyük yüzkarasına imza atan koca koca Amerikan yayın organları son bir ay içinde bu soykırımcı muharebe tarzı hakkında ağır eleştirilere yer verdiler.
*** Telafer'deki Türkmen kıyımına yönelik ABD operasyonunda bir başka boyutun olduğu yolunda ilginç tartışmalar da var: Saygın BBC'nin -beni ilk kez bu kadar hayal kırıklığına uğratan- alenen tarafgir yayınında K.Irak'tan konuşan Türk kimlikli bir muhabir adeta stratejik muhbirlik yaparcasına şöyle demeye getiriyordu: -Son zamanlarda Türkiye devleti Telafer'de bazı girişimlerde bulunuyordu.. Çoğunluğunu Sünni Türkmenlerin oluşturduğu 'Türkmen Cephesi'nden uzak duran Şii Türkmenler Ankara'nın girişimleri ile bu birliğe yaklaşıyorlardı.. Böylece Güney'deki Şii lider Sadr'ın direnişçileri de Telafer'de daha kolay saklanma ve yığınak yapma imkanı buluyorlardı.. Cin muhabir neredeyse şöyle diyecekti: -ABD Telafer'i yakıp yıkmakta çok isabet kaydetmiştir ve haklıdır.. Doğrusu Talabani, Barzani ve Osman Öcalan ile Kuzey Irak'ta 'yedek devleti'ni kurmak için her şeyi yapan İsrail de aynen bu muhabir gibi düşünüyor. Acaba Türkiye'nin Telafer'de veya Irak'ın herhangi bir başka bölgesinde böyle bir girişimi yahut etkinliği var mı? Eğer varsa bu 'derin deney'den hükümet haberdar mı?. Yoksa Telafer'de olan; Kerkük ve Musul ile başka pek çok yerde yapıldığı gibi 'Türk Silahlı Kuvvetleri ayrılıkçı bir Türkmen hareketi yaratmak için örgütlenmeye gidiyor' şeklindeki Peşmerge tahrikleriyle ABD'nin Ankara'yı hizaya getirme çabasından ibaret mi? Herhalde işlerin içyüzünü anlamak için çok uzun zaman beklemeyeceğiz..
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|