Maaşallah!
Bugün de "Ankara'daki ABD elçisi"ne devam edecektim... Ama utandım! Ayranı olmayan memlekette "tahtırevan"la gidilir mi... elçiye? Sonra... yavaş yavaş, temkinli tedbirli gideriz.
*** Diyelim ki, bir ülkede ekonomiden sorumlu bakansınız. Açar, bakarsınız: Bu ülkede kişi başına gelir nedir... Başına çok düşenleri ayırınca, milyonlarca insana hakikatte ne kalır... Onca insan ne yer, ne içer... Çocuğunu okula gönderirken cebine üç kuruş koyabilir mi, kitapları bedava olsa da üst baş alabilir mi... Ekonomi bakanı olamayan kaç üniversite mezunu nasıl hayal kırıklıkları yaşamaktadır... Üniversiteyi rüyasında bile görememiş onca gencin umutları hangi dizileri izlemeye yetmektedir... Yoksulluk sınırının altında kaç ailenin midesi guruldamakta, yoksulluk sınırının hemen üstünde kaç aile düşmemek için çırpınmaktadır... Memura yüzde 8 zam Allah'ın emri midir, adil midir... İş kazasında ölen işçinin ailesi gözyaşlarını silmiş midir... Tedavi bir yana, bir teşhisten bile yoksun hastalar iyileşmiş midir... Bir siftah için edilen esnaf duaları yerini bulmuş mudur... Başörtüsüyle üniversiteye giremeyen kızların çilesi, başörtülü başörtüsüz evlerinden çıkamayan kızlarınkiyle buluşmuş mudur... Tarlaya gübre, gübreye borç, borca kefil çıkmış mıdır... Kaç aile hacizlerden kaçmakta, kaç baba utancından intiharı düşünmektedir... IMF ekonomiyi rayına soktukça, trenler raydan çıktıkça, trenlere bakanlar istifa etmedikçe, insanlar iyi midir... Kaç hane katıksız ekmekle doymakta, kaç çocuk burunlarını fırın kokularına dayamaktadır... Sokaklardaki çocuklar tiner midir, korku mudur, çocuk mudur... İşsizlik kader midir, kader ebedi midir... Kaç baba çocuklarını işe gidermiş gibi kandırmakta... Kaç anne 100 gram kıymadan mükemmel bir sofra çıkarmaktadır... Kaç çocuk oyuncak için ağlamakta, kaçının ana babası bu hayata lanet okumaktadır... Kaç kişinin tüm hayali piyangoya, lotoya, sayısala yapışmakta, kaçının ömrü bu hayalle bitmektedir... Bir sınıfa 60 kişi doldurulan kavruk çocukların kaçı sınıf atlayabilmekte... Kaçta kaçı köşe dönebilirken kaçta kaçı bir köşeye yığılmaktadır... Parayla, makamla gösteriş kaç gençte öfke yaratmakta, topluma şiddet olarak ne oranda dönmektedir... Kaç çocuk sünnet olurken ağlamakta, kaç çocuğun albümünde bir sünnet kıyafeti bile bulunmamaktadır... Tefekkür, tevekkül ve tevazu bir haslet midir yoksa hemen atılacak kirli bir gömlek midir... Zenginleri, zenginliği, şatafatı sevmek dinin şartı mıdır yoksa din, yardımlaşmanın, şefkatin, umudun, hayatın milyonlarca insan için son sığınağı mıdır... Manevi inançların kuvveti ve kudreti maddi dünyanın nimeti yanında hikaye midir... Yeni bir partiye, kendisinden gördüğü liderine oy veren milyonlarca küskün, bıkkın, yorgun, yoksul ve yoksun, sandıktan düğün dernek kuyrukları mı çıkarmıştır... Mürüvvet, mutluluk tek başına yeterli midir yoksa ille de altınla, hediyeyle, servetle mi nemalanmalıdır... Bu ülkede, her gelinin her damadın küçük bir hazinesi olmakta mıdır... Her kesilen pipi, bir sandık mı kaldırmaktadır?
*** Böyle bir ülkede ekonomi bakanı olunca mutlaka bunlara da bakar... O zaman içtenlikle, "Umarım, Türkiye'de ve dünyada bütün çocukların yüzü her zaman güler" dersiniz!
|