Londra'da özel bir Türk restoranı
Özer, çeyrek yüzyıldır İngiltere'de yaşayan başarılı bir Tokatlı tarafından kurulmuş. Menüden servise kadar, pek çok Türk restoranının buradan öğrenecekleri var.
Bir yılı aşkın süredir her hafta size bir restoran tanıtmaya, o mekanın ayrıntılarını, yemek ve servis kalitesini mercek altına almaya çalıştım. Çoğunlukla İstanbul'daki restoranlardı bunlar. Arada tek tük İstanbul dışındaki yerlere de uğradığımız oluyordu. Ama bu hafta ilk kez Türkiye dışında bir restorana götürmek istiyorum sizi. Londra'daki Özer Restaurant'a. Biliyorum, "Kim kalkar da bu yazıyı okuyup Londra'ya yemek yemeğe gider?" diye düşünenleriniz olacaktır. Bu haftaki örneği, sizleri bu lokantaya gitmeye özendirmekten çok, iyi bir restoranın ne gibi detaylara dikkat etmesi gerektiğini ortaya koymak için seçtim. Özer, Avrupa'nın bir numaralı gastronomi cenneti sayılabilecek Londra'da şu sıralar adından en çok söz ettiren restoranlardan. Sahibi Hüseyin Özer, Tokatlı. Küçük bir çocukken gurbete çıkmış, önce Ankara'ya, ardından da İstanbul'a gitmiş, servis elemanı olarak gece gündüz çalıştıktan sonra bundan 25 yıl kadar önce Londra'ya taşınmış. Özer burada ilk restoranını Türkler'in yaşadığı kuzey Londra'da değil, şık Mayfair semtinde İngiliz gizli istihbarat örgütü MI5 binasına komşu, Kraliçe'nin Buckingham Sarayı'na birkaç yüz metre mesafede açtı. Hiçbir zaman aşçı olarak çalışmamış bir kişi olmasına rağmen, bu ilk "Sofra" Restoranı'nın menülerini kendisi oluşturdu. Kendine göre yorumladığı Türk yemeklerini Türk aşçılara kolay kolay kabul ettiremeyeceği için de lokantasının ilk mutfak şefi Taylandlı bir kadın aşçı oldu. Sofra'ların sayısı zaman içinde dokuza çıktı. Nihayet, bu restoran zincirinin amiral gemisi, "Özer" 1999 yılında kentin önde gelen caddelerinden Regents Street'te açıldı. Sofra'lar kaliteli ucuz yemekleriyle Londralılar tarafından ilgi göre dursun, Özer, daha üst fiyat kategorisinde daha farklı bir ligde rakipleriyle rekabete girişti. Özer'e üç hafta önce İngiliz misafirlerimi götürdüm. Önceden yer ayırtmamış olsaydım, açıkta kalmamız kaçınılmazdı. Zira akşamın erken saatlerinden itibaren restoran tıka basa doldu. Restoranın ön kısmındaki bar da doluydu ve müşteriler yağmura rağmen içeride yer bulamayıp dışarıda içkilerini yudumlamaktan gocunmuyorlardı.
LONDRA'DA ANADOLU YEMEKLERİ Özer'in dekoru için ülkenin önde gelen iç mimari firmalarından birinin yetkilileri özel olarak Türkiye'ye gönderilmiş. Bunlar gezip gördükten sonra Türkiye ile ilgili izlenimlerini restoranın dekoruna yansıtmışlar. Bu detaylar içinde beni en çok etkileyen, camilerdeki kandillerden esinlenilerek yapılmış tavandaki iç içe geçmiş çemberlerden sallanan kandil benzeri lambalar oldu. Menüler dağıtıldı. Dört çeşit ana yemek, birkaç salata, bir iki makarna çeşidini menüye alarak restoran açanlara örnek olması için söylüyorum; Sofra'nın menüsünde tam 97 çeşit yemek var!.. Menü kartının orta kısmına daha küçük boyutlarda ikinci bir menü daha zımbalanmış: Burada da Türkçe ve İngilizce olarak "Günlük Anadolu Yemekleri" başlığı altında 8 çeşit Türk yemeği, ayrıca kahvaltı menüsü, yine ayrı olarak çocuk menüsü yer alıyor. Bu restoran menüsünden ayrı olarak bar için de bir menü var. Buradaki fiyatlar ve yemeklerin çeşitleri restoranınkinden değişik. Kısacası Türk mutfağından esinlenen ya da İngiliz damak tadına hitap eden yemeklerin sayısı yüzün çok üzerinde. Kuşkusuz bu kadar çok yemek arasından seçim yapmak kolay değil. İşte bu durumda garsonlar devreye giriyor ve müşterilerin eğilimine göre onları yönlendiriyor. Bütün garsonların her yemeğin ayrıntılarını bildikleri ve özellikle hiç Türk yemeği tatmamış yabancılara bunları özendirerek anlattıkları görülüyor. Biz Sofra restoranlarında da çok beğenilen, Hüseyin Özer'in yorumuyla farklı lezzetlere bürünmüş mezeleri ısmarlayarak, yemeğe başladık. Garson önceden, aramızda vejetaryen olup olmadığını sordu. Nitekim bir kişi vardı. Onun tabağında sıcak etli humusun etsiz, sadece kırmızı biberli kızdırılmış yağ gezdirilmiş halde geldiğini, ayrıca bir köfte yerine değişik bir salata eklendiğini gördüm. Bu ilgiden vejetaryen misafirimin çok etkilendiğini söyleyebilirim. Eğer menüyü anlatmaya başlarsam, bu yazının tefrikaya dönüşmesi kaçınılmaz. Sadece mezelerin 39 çeşit olduğunu vurgulayıp ana yemekler hakkında bazı ayrıntılara değinmek istiyorum. Ana yemekler içinde deniz ürünleri arasında kılıç ızgaradan karides güvece, somon buğulamaya kadar çeşitli Avrupa denizlerinin ürünleri var. Ayrıca İstanbul'un önde gelen bir et lokantasındaki kadar da ızgara et çeşidi... Vejetaryen yemekleri başlığı altında ise pilav ve yoğurtla servis edilen karışık ızgara sebzeler ile Türk güveci de İngiliz damak tadına uygun olarak vejetaryen menüsünde boy gösteriyor.
ŞARAP MENÜSÜ ÇOK ZENGİN Günlük Anadolu yemekleri menüsü ise hünkar beğendi ile başlıyor, Hüseyin Özer'in memleketi Tokat'ın yaprak sarması, çeşitli pideler, kuzu tandır, musakka ile devam ediyor. Gerek bu tür yemeklere alışkın olan bizler, gerekse yabancı misafirlerimiz ısmarlanan bütün yemeklerden memnun kaldık. Kuşkusuz Türk yemeklerinin klasik versiyonlarına alışkın olanlar, farklı yağ miktarlarını, değişik lezzet nüanslarını biraz yadırgayabilirler. Ancak bence bu yorumlar Türk yemeklerine abartısız zarif yorumlar getirmiş, başka Türk şeflere de Türk mutfağının hangi yönlere gidebileceğine ilişkin ipuçları içeriyor. Tatlı menüsünde; içi kaymak yerine özel bir yoğurt ve ceviz doldurulmuş kayısıdan, gülsuyu ile yapılmış dondurma ile servis edilen baklavaya, üzerinde tahinli dondurma ile sunulan kazandibine, karışık tatlı tabağına kadar zengin çeşit ve kombinasyonlar var. Biz restoranın spesiyalitesi olan, üzerine bol gülsuyu gezdirilmiş, ceviz ve nar taneleriyle süslü, küçük parçalar halinde kesilmiş su muhallebisinden tattık. Aralarında her yerde görülmeyen Lübnan'ın ünlü Şato Musar şaraplarının bile yer aldığı şarap menüsü bir şarapseveri çok mutlu edecek zenginlikte. Şarap fiyatları bizim paramızla 40-50 milyon lirayı pek geçmiyor. Ayrıca önemli bölümünü kadehle içme olanağı da sunulmuş. Özer, yemek üstüne konuklarına zengin dijestif ve puro seçenekleri de sunuyor. Özer'in yemeklerini set menüler halinde ısmarlamak da mümkün. Bunlarda öğlen fiyatları akşama göre daha ehven. Örneğin öğlen ana menüden özgürce seçilebilen bir başlangıç, ardından ana yemek 9 sterlin. Akşam aynı yemek 11 sterlin olarak fiyatlandırılmış. Eğer buna bir de tatlı eklenirse, öğlen 13.95 sterline, akşam ise 14.95 sterline yenebiliyor. Özer Restaurant'ın fiyatları Türkiye'deki benzerleriyle kıyaslandığında bile pahalı kalmıyor. Menünün arkasında İngilizce olarak bir de not var: "Sevgili dostlarımız. Eğer seçtiğiniz yemekten memnun kalmadıysanız, bize bildirin, o yemeği hemen seveceğiniz bir başkasıyla değiştirmeye hazırız. Sofranızdan tümüyle memnun kalarak ayrılacağınıza garanti veririz. Hüseyin Özer."
Deniz Erbil
|