| |
Temsil etmek kazanmaktan daha önemli olmalı
Biz millet olarak ne zaman bir şeyleri dünya standartlarında yapmaya başlasak, hemen ardından ahkâm, ben bilirim, yok o öyle değil aslında böyle yan sanayisini de beraberinde yaratıyoruz. Hatta yan sanayi rol çalmaya başlıyor. Ne rol çalması, ana karakter oluveriyor bir anda... Olimpiyatlar ve hafif hafif hareketlenmeye başlayan atletizm. Ata sporu olmadığı kesin. Yani atletizmde ne bir ekolüz ne bir geleneğimiz var. Ama gelin görün ki Çinli'den, Rus'tan, Amerikalı'dan daha çok biliyoruz. Ve daha kötüsü şuursuzca birinci olmayı istiyoruz. Rakibe saygı göstermeden, küstah bir tavırla hem de. Bizden önce atletizm yoktu çünkü! Ve kaybetmeye tahammülümüz yok. Ve kazandığımız zaman da yakışmıyor... Çünkü sürekli didikliyoruz, çünkü bunun bir yarışma olduğunu unutuyoruz. Elvan'ın kıracağı rekorlar, yapacağı dereceler umurumda bile değil. Ben onu başbakanın karşısında üzerine iki beden büyük giydiği döpiyesle, utangaç gülücükleriyle hatırlayacağım. Tıpkı Sydney 2000'de en yavaş yüzücü Moussambani'yi hatırladığım gibi. Sporseverler hatırlayacaktır bu ismi: Gine'den olimpiyatlara katılan ve en yavaş yüzücü unvanını alan çok sempatik bir dar gelirliden söz ediyorum. 100 metre serbestte rakiplerinin bir dakika gerisinde kaldığı halde, ki kronometre yerine takvim tutulmuştu, tüm izleyenler onu dakikalarca ayakta alkışlamıştı. Hayatında ilk kez bir havuza olimpiyatlarda girmiş, antrenmanlarını timsah dolu göllerde yapmıştı. Temsil etmişti, utanmadan, elinden gelenin en iyisini yaparak... 100 metre serbestte kim birinci oldu hatırlamıyorum! Bizim böyle bir yüzücümüz olsa neler yazılır, neler söylenirdi çok merak ediyorum. Korkarım linç ederdik. Korkarım ilk cümlemiz bu hocayla olmaz olurdu. Süreyya Ayhan'a girmek bile istemiyorum. Bir yeteneği böyle dejenere etmenin sonuçları sanırım ortada. Yetersizlik hislerimizi, komplekslerimizi birkaç sporcunun, hocanın üzerine yığmanın bedelini yine bizler ödüyoruz. Rüya takım keselendi! Peki Amerikalılar'ın tavrı ne oldu biliyor musunuz? "Avrupalılar çok güçlenmiş. Takımı hatalı kurduk ve bunun önlemlerini alacağız. Ama önemli olan temsil etmekti." Peki bizim böyle bir takımımız olsa ve kaybetmiş olsaydık ne olurdu bir düşünün... İngilizler çim hokeyinde Pakistan'dan tarihi fark yediler. Peki nasıl karşıladılar biliyor musunuz? "Pakistan'ı yenebilmenin yolunu sanırım henüz bulmuş değiliz." Kendileriyle dalga geçip kanlı bıçaklı oldukları bir ulusa saygı göstermesini biliyorlar... Evet kazanmak çok önemli, ama daha önemlisi temsil etmek. Çünkü Olimpiyatlar'da temsil etme hakkını elde ettiğiniz an zaten kazanmışsınızdır. Orada rakiplerinize saygı duymalısınız, onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışmalısınız. Ve verebileceğiniz en büyük mücadeleyi vermelisiniz. Orası üçüncü dünya komplekslerimizi topu topu bir iki sporcunun üzerine kusup rahatlayacağımız bir yer değil.
|