Örs ve çekicin ötesinde
İnsanın ya zorbalık safında yer almaya zorlandığı ya da zorbalığın hedefi olmaktan kurtulamadığı bir düzen, yeryüzünün en kötü düzenidir. Tarihin belki de tek mücadelesi vardır, o da zorbalık safında yer almayı dayatmayan ya da zorbalığın hedefi olmayı doğurmayan bir düzen kurmak. İnsan onuru, zalim olmayı da mazlum olmayı da reddeder. Despotların hakim olduğu ya da despotların hakimiyetine yol veren düzenler için Voltaire şöyle der: " Korkarım bu dünyada insan ya örs olacak ya da çekiç. Ne mutlu bunlardan biri olmayana." Gerçekten de, insan onuru siyasal ve toplumsal ilişkilerde örs ya da çekiç olmak dışında bir temelde işleyen bir düzeni arar. *** İnsanı örs ve çekice mahkum etmeyen bir düzen, ancak " kuvvet " in " erdem " le birleştiği bir düzendir. Güç ilişkileri içinde denenmemiş bir erdem ne kadar sanalsa, erdemden yoksun bir kuvvet de o kadar insanlık dışıdır. Ne zaman ilkeler ve güç ilişkileri arasındaki bağlantılar aklıma gelse, Arkhimedes 'in başına gelenleri anımsarım. Siracusa İÖ 212 yılında Romalıların kuşatması altında dü- şer. Arkhimedes bu kentin duvarları içinde her zamanki gibi problemlerle boğuşmaktadır. O zaman 75 yaşındadır ve tartışmasız, antik çağın en büyük matematikçisi ve fizikçisidir. O'nun ölümü hakkındaki bilgileri Plutarkhos 'dan alıyoruz: " Yalnız başına oturmuş bir şemayı inceliyordu, bütün herşeyiyle incelediği şeye odaklanmış, adeta problemin içinde kaybolmuştu. Ne Romalıların saldırısını, ne de kentin ele geçirilişini farketmedi bile. Kenti ele geçiren Romalı askerlerden birinin kendisine yaklaştığını görünce tek bir uyarıda bulundu: Çemberlerime dokunma! Yaşlı adamı tanımayan asker Arkhimedes'i hemen orada katletti ve kenti yağmalamak üzere çekip gitti. Bu hikaye bilgelik ve güç arasındaki kopukluğun ne kadar trajik olduğunu göstermektedir. Bilgelik adına, güç ilişkilerinin yön verdiği dünyadan tamamen kopmuş bir filozof ve bilgelikten hiç nasibini almamış bir Romalı asker Bu küçük hikayede anlatılan trajedi, belki de insalığın en büyük sorununu resmetmektedir. Tüm tarih boyunca insanlık temel prensiplere dayanan bir düzen arayışında olmuştur. Gücün kullanımının kurallara bağlı olduğu, güç sahibi olmanın kuralsızlık yapma hakkı vermediği bir düzen, insan onuruna en yakışan düzen olarak kabul görmüştür. Kural ve güç arasındaki bağlantının kopmaya başladığı anda ise insanlığın trajedisi başlamaktadır. *** Bugün uluslararası düzeni ku- şatmaya başlayan sorun da budur. İlkeler ve güç ilişkileri arasındaki bağ giderek kopmaktadır. Kural ve kuralsızlık arasındaki çizgi silikleşmektedir Dünya bunda kazanımdan sonra bile, çekici elinde tutanların yeryüzünü örs haline getirme çabalarına tanık olmaktadır. O nedenle bugün çok derin bir yere bakmak zorundayız. Dünyanın kaba kuvvete teslim olma tehlikesinin önüne sadece güç ilişkileri içinde kalınarak geçilemez. Kural ve güç arasındaki ilişkilere yeni bir bakış getirmek ve dünyanın bu temelde işleyen bir düzene kavuşması için çaba sarfetmek gerekiyor.
|