kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
"Bizi yıpratmayın. Biz kendimizi yıpratabiliriz..."
ŞAKA
"Makrobiyotik beslenme"nin yolları

"Bizi yıpratmayın. Biz kendimizi yıpratabiliriz..."

Tıklım tıklım dolu bir sine- mada, filmin başlaması beklenirken bir adam perdeye en yakın, en ön sıradan, sinemanın balkonuna doğru " Ahmet, buraya baksana" diye bağırmış.
Balkondan kimse bu çağrıya cevap vermemiş.
Adam yine bağırmış gırtlağının olanca gücüyle:
- Ahmet buraya bak!
Yine kimse cevap vermemiş bağıran adama..
Bu şekilde adamın bağırması sürmüş durmuş.
Bu sırada balkondaki seyirciler arasından bir adam kalkmış. Ellerini huni gibi yaparak ağzına götürmüş. Olanca nefesiyle, o da bağırmış aşağıda bağıran adama:
- Benim adım Ahmet değil. Bir saattir neden bana bağırıyorsun?
Nereden hatırladım bu fıkrayı.
Durmadan bir takım yetkililer medya önünde verdikleri mesajlarda, yönettikleri kurumları birilerinin yıpratmak istediğini söylüyorlar.
Bazıları da o kurumların düşmanlarının kimler olduğunu bildiklerini ima ediyor.
Futbol kulüplerinin yöneticileri bile yapmaya başladılar bunu.
Derken başka birileri, bu yetkililere cevap verip, amacın yıpratmak olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.
Bir sürü seyirci, "Ben Ahmet değilim" diye çıkıyor ortaya.
Aslında hem acıklı, hem gülünç bir durum var ortada.
Kurumların yöneticileri, o kurumların yıpranmasına neden olan gelişmelerin köküne inip, "Buna el koyduk, bir daha olmaz" diyemiyorlar.
Sadece " Bizi yıpratmayın. Bizi yıpratanların kimler olduğunu biliyoruz" diyorlar.
Durum Çetin Altan'dan duyduğum absürd fıkradakine de benziyor biraz.
Adam garsonu çağırmış,
- Bana duble votka getir. Sakın içine limon suyu koyma
, demiş.
Garson gitmiş, barmenle bir şeyler konuşmuş ve sonra adamın yanına geri gelmiş,
- Beyefendi barda hiç limon suyu kalmamış. Votkanıza portakal suyu koymasam olur mu, demiş.
Acaba bizde özeleştiri mekanizmalarının bir süredir tıkanıp, kilitlenmesinden mi kaynaklanıyor bu durum?
Ortadoğu'daki milletler, hatalarının sonucunda oluşan başarısızlıklarının sorumluluğunu ya emperyalizme, ya da Siyonizme bağlarlar. Petrol zengini olmaları gereken Arapların yoksulluğunun sebebi "İç ve dış düşmanlardır " hep.
Biz farklıydık.
Kendimizi eleştirmeyi bilirdik. Ama belirli bir süredir, biz de " Arabize" olduk galiba.
Sürekli, asker düşmanlarını, yargı düşmanlarını, MİT düşmanlarını, demiryolu düşmanlarını, Fenerbahçe düşmanlarını, Galatasaray düşmanlarını arıyoruz.
Örneğin bir devir teslim töreninde bir komutan çıkıp şöyle dese:
- Bizim aramızdan çıkanlar, son 50 yılda cuntalar kurdular, dört kez doğrudan ya da dolaylı darbeler yaptılar. Cumhuriyet rejimini korumak gerekçesi ile, askeri rejimler kuruldu. Cumhuriyet'in mütemmim cüzünün demokrasi olduğu görmezden gelindi. Bu yanlıştı. Artık bu dönem bitti.. Asker siyasetin dışında, TBMM'nin emrindedir!
Toplum ve siyaset nasıl rahat- lardı
Rahmetli Namdar Rahmi Karatay'ın 1942'de yazdığı bir taşlamayı hatırladım.
"İmtiyazlı adamlar var/ Çok da nazlı adamlar var/ Bütün devlet onlara yar/ Sen istersen durma yalvar/ Uğraş, çalış, çabala, coş/ Hancı sarhoş, yolcu sarhoş/ Zeka sandalyeden gelir/ Deha koltukta yükselir/ Servet fazilet demektir/ İster kudur, ister delir/ Fark edilmez ipek, floş/ Hancı sarhoş, yolcu sarhoş"
Unutmayın, 1942'den bu yana 60 yıldan fazla zaman geçti.
Sovyetler Birliği yok oldu, Çin kapitalizme geçti yani.
Veya 2. Dünya Savaşı bitti, Almanya ile Fransa Avrupa Birli- ği'nde Euro'yu kullanıyorlar.


YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zanaatkârlıktan sanatkârlığa geçmenin zamanı geldi   / 28-08-2004
 "Fair Play" sade spor sahalarında kalamaz ki!   / 27-08-2004
 Yere siyaseten koy ki kırılmasın!   / 26-08-2004
 Özkaya, "Cumhuriyet muhafızı" olmaya özenmemeli!   / 25-08-2004
 Mazrufa takılıp, sakın zarfı unutmayın!   / 24-08-2004
 Eksik olan şeffaflık değil, müeyyidesizlik   / 23-08-2004
 "Keşke Pelit babamın olsaydı!.."   / 22-08-2004
 Besim Tibuk'la Merit Antik'te "son yemek"..   / 21-08-2004
 Sorunları çözmek mi, uyutmak mı daha doğrudur?   / 20-08-2004
 Dalan çıtayı yükseltti, Topbaş'tan rekor bekliyoruz   / 19-08-2004
AHMET HAKAN COŞKUN
Merak ettiklerim
Siz bakmayın " insanın başına ne...
MEHMET BARLAS
"Bizi yıpratmayın. Biz kendimizi...
UMUR TALU
Ayrımcı kaza!
6 orman görevlisi ve işçisi, alevlerin...
EMRE AKÖZ
Erkeğin anne takıntısı
Geçen haftanın çarpıcı...
Pentagon'da köstebek avı
Amerikan Savunma Bakanlığı müsteşarlığından bir uzmanın, gizli İran...
Bush'u pedal çevirip protesto ettiler
Amerika'nın New York kenti, yarın Cumhuriyetçi partinin...
Samba değil Lale devri: 0 - 2
Samba değil Lale devri: 0 - 2
F.Bahçe pastırma sıcağında oynanan maçta tonla gol kaçırdı. Ama...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.