Bir musibet
Atletizmde parlak günlerin müjdecisiydi Süreyya. Avrupa şampiyonluğunu tüm ulus, gözyaşlarıyla karşılamıştı. Dünya şampiyonu olamayışına hep beraber üzülmüştük. Çünkü o, yıllarca televizyonlardan gıptayla izlediğimiz ama hiç sahip olamadığımız yıldızdı. Paris'te Dünya Şampiyonası'nı izlerken gönüllü çocukların bile tanıdığı, meslektaşlarımızın hakkında binbir soru sorduğu kişiydi Süreyya. Onun sayesinde öyle havaya girmiştik ki basın tribününün hakimi gibi hissediyorduk kendimizi. Onun ardından Elvan'ın da gelmesi sponsorları bile hareketlendirmiş genç yetenekler, büyük şirketlerin himayesinde elle tutulur hazırlık dönemleri geçirmeye başlamıştı. Bayanlar 800 metrede Olimpiyat barajını geçen Binnaz Uslu, ki Uluslararası Atletizm Fedarasyonu IAAF'in sitesi, onu 'yeni Süreyya' olarak nitelemişti, Süreyya Ablası'nı örnek alıyordu kendisine. Atina'ya gidecek Türk atletizm kafilesi 14 kişiye ulaşmıştı. Böylesine olumlu, parlak bir hava bir anda dağıldı. Kara bulutlar ortaya çıktı. Bizim bir çok korkumuz var şimdi. Birincisi Süreyya Ayhan'ın geleceği. Görünen o ki Süreyya büyük bir ceza alacak. Belki bugüne kadar birçok otoritenin eleştirilerini gözardı etmenin, bir cahil cesaretinin kurbanı oldu Süreyya Ayhan. Şimdi alacağı o ceza, ki 2 yıldan başlama ihtimali yüksek, onu psikolojik olarak bitirebilir. Ve Türkiye'nin acı gerçeği burada ortaya çıkacak. Başarıda yanınızda olanlar, yüz kızartıcı bir suçun ardından yaşanacak düşüşte karşınızda oluverir. Yanınızda kimseyi bulamazsınız. Ceza bittiğinde Süreyya'nın durumu umarız iyi olur. Çünkü onun ne kadar yetenekli olduğunu biliyoruz. İkincisi Türk atletizminin geleceği. Kuşkuculuğumuz iyice artacak. Her başarılı atletin arkasından şüpheyle bakacağız. Belki de başarılı atletlerimizin birçoğu bu olumsuz hava yüzünden sponsor kaybedecek. Umarız bu olmaz. Çünkü tam parlamakta olan bir spor dalı atletizm. Süreyya Ayhan, Türkiye'ye atletizmi hatırlatmıştı. Şimdi de doping konusunu yeniden tartışmayı hatırlatacak. Hep es geçtiğimiz, söylentilerine kulakları tıkadığımız bir konuya bakmamızı sağlayacak belki de. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler. Bu da bizim elimizde. Yukarıda saydığımız olumsuzlukları yaşamamak için tartışmamız, eteğimizdeki taşları dökmemiz gerek. Çünkü biz "Konuşmayalım, zarar vermeyelim" diye düşünmeye devam edersek her yıl ayrı bir musibetle sallanırız.
|