| |
Farklı bir konuk
İlk yurtdışı gezisini bugün Ankara'ya yapacak olan Irak Devlet Başkanı Şeyh Gazi El Yaver, her gün oluk oluk kan akan ülkesiyle ilginç bir tezat oluşturuyor: Kan dökülmeden bu göreve gelen ilk kişi o. Başka özellikleri de var: İlk sivil devlet başkanı olması, akademik kariyer sahibi ilk devlet başkanı olması gibi... Irak'ın kuzeyinden Arabistan'ın güneyine kadar çok geniş bir alana yayılmış, geçmişi tarihin şafağına kadar uzanan güçlü Şammar aşiretinin lideri Şeyh Muhsin'in yeğeni Gazi El-Yaver, Saddam Hüseyin döneminde yurtdışında yaşamayı ve sessiz bir muhalif olmayı tercih etti. Bunda amcası Şeyh Muhsin'in öğütlerinin önemli bir etkisi oldu: "Sessiz muhalefet, medyada gevezelik etmekten daha erdemlidir..." Saddam'ın devrilmesinden iki ay sonra, yine amcasının çağrısıyla Irak'a dönen El Yaver, cömertlik, bağlılık, kararlılık ve cesaret gibi aşiret geleneğinin kazandırdığı tüm özelliklerini kişiliğinde barındırıyor. Zaten yeni Irak'ın inşa sürecinde de en çok bu özelliklere sahip yöneticilere ihtiyaç bulunuyor.
Nasıl bir uzlaşma? El-Yaver görev süresince en önemli hedefinin "Tam ulusal uzlaşma"yı sağlamak olduğunu, yeni Irak'ın temelini bunun oluşturacağını söylüyor. Uzlaşma kavramına getirdiği yorum aktarılmaya değer: "Ulusal uzlaşma, toplumsal güçlerin yeniden örgütlenmesi demektir. Ayrıca ulusal dengenin yeniden kurulması, cinayetlerin ve katliamların son bulması, serbest ve dürüst seçimlerle özgür ve eşit yurttaşlık kriterinin güçlendirilmesi demektir." İlk icraatı Geçici Irak Hükümet Konseyi'nin kadın haklarını şeriat hükümlerine bağlayan kararını iptal etmek ve Devlet Başkanlığı sözcülüğüne bir kadını, Hind El-Şannen'i getirmek olan El-Yaver'in bizce en çarpıcı yönü, entelektüel birikiminin ve dünya görüşünün referans kaynağı olarak bir Arap ya da Müslüman filozofu değil, bir Amerikalı'yı, Thomas Paine'i göstermesi.
200 yıllık militan Görüşleri ABD Bağımsızlık Bildirgesi'ne esin kaynağı olan Paine (1737- 1809), aynı zamanda dünyanın önde gelen demokrasi ve insan hakları militanlarından. "Gelecek kuşaklar için planlarımızı yaparken, erdemin kalıtımsal olmadığını unutmayalım" diyen, "Özgürlük ağacının meyvesini yemek isteyenlerin, devrilmemesi için ağaca destek olma zahmetini göze almaları gerektiğini" söyleyen Paine, demokratik cumhuriyeti "Ulusal refah ve ahlakı birleştiren bir ilkeler sistemi" olarak tanımlıyor ve bu ilkeleri şöyle sayıyor: * Hakları açısından insanlar özgür ve eşit doğarlar ve bunu sonuna kadar sürdürürler. * Tüm siyasal kurumların amacı, insanların doğal ve daima geçerli olan özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskılara direnme haklarını korumaktır. * Ulus temelde tüm egemenliklerin kaynağıdır.. Ne herhangi bir birey, ne de herhangi bir organ, açıkça ondan kaynaklanmayan herhangi bir yetkiyi kullanma hakkına sahip değildir. İşte Gazi El-Yaver, günümüzde tüm çağdaş rejimlerin amentüsü olan Paine'in bu ilkelerine dayalı bir sistem kurmayı amaçlıyor. Ve özgür seçimlerle yöneticilerini belirlemiş demokratik, federal ve laik bir Irak hayal ettiğini her fırsatta tekrarlıyor. Hemen ardından da ekliyor: "İkinci hayalim ise eğitim ve kültürde rönesansı gerçekleştirmek." Karanlık güçler ellerini çekse ve kan dursa çok değişik bir Irak'la karşılaşacağımız kesin.
|