| |
ABD planı yürüyor
Türkiye, PKK terörüyle 20 yıl önce bugün tanıştı. 15 Ağustos 1984'te bir grup PKK'lı Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde karakollara bombalı ve silahlı saldırı düzenledi..
Bir astsubay ve bir erin şehit olduğu, 11 kişinin de yaralandığı bu saldırılar "Bir avuç çapulcunun işi" diye geçiştirildi. O kadar ki, Başbakan Turgut Özal, Bodrum tatilini kesmeyi bile gereksiz buldu. Sonrası malum; Apo'nun Türkiye'ye getirildiği 1999 Şubat'ına kadar 15 yıl boyunca Genelkurmay'ın yaptığı dökümde 778 sayfa tutan kanlı saldırılar, katliamlar... Ve asla tam çıkarılamayacak, ancak "tahmini" rakamları bile tüyler ürperten bir bilanço: 35-40 bin ölü, 50-100 milyar dolar askeri harcama, 226 okul, 89 karakol, 21 köprü, 12 sağlık ocağı, 84 vagon, 289 kamu binası, 1075 araç ve iş makinesinin tahribi, 3 bini aşkın köy ve mezranın boşaltılması... Apo yargılanmasında PKK'yı "Soğuk Savaş'ın ürünü" diye niteleyerek, KGB desteğiyle kurulduğunu ima etmişti. Serpildikçe Türkiye üstünde hesapları olan başka ülkelerin de ilgi ve desteğini çekti: Fransa, Almanya, Suriye, Yunanistan, İran, İtalya, Rum yönetimi, Ermenistan, hatta parçalanma eşiğindeki Yugoslavya...
Bir mektupla başladı Şimdi sıra ABD'de. Ancak onun PKK'ya el atmasının nedeni diğer ülkelerin geçmişteki niyetlerinden farklı; büyütmeyi değil bitirmeyi amaçlıyor. Türkiye, ABD'den Irak'a girdiği günden itibaren, Kandil Dağı'ndaki 5 bin PKK'lıyı silahsızlandırmasını ya da teslim etmesini istedi. Ancak bu talepler hep "Sabredin", "Başka önceliklerimiz var", "Çatışma ortamının Kuzey Irak'a da yayılmasını istemiyoruz" gibi gerekçelerle geçiştirildi. Çünkü ABD askeri operasyona gerek kalmadan PKK'yı etkisizleştirecek planlar yapıyordu. Bu plan Kongra-Gel'in geçen Şubat'taki kongresinden önce Osman Öcalan'ın ABD'nin Irak'taki yetkilisi Paul Bremer'e verdiği mektupla uygulamaya sokuldu. Osman Öcalan ve aralarında Nizamettin Taş, Hıdır Yalçın, Halil Ataç gibi en baştan beri PKK'nın tepe kadrosunda yeralan kişilerin de bulunduğu bir grup, o mektubun ardından kongrede Cemil Bayık-Murat Karayılan ekibini demokratikleşmeyi önlemekle, örgütü şiddete yöneltmekle suçladılar. Bu, parçalanmanın ilk adımı oldu.
Abdullah'tan Osman'a Kongreyi yitirince Celal Talabani'ye sığınan bu grup üç gün önce yeni bir siyasal oluşum başlattığını açıkladı. Yayınlanan 43 imzalı bildiride oluşum "Demokratik barış inisiyatifi" diye tanımlandı ve önümüzdeki ay Yurtsever Demokratik Parti'nin kurulacağı belirtildi. Bildiride üç önemli "dönüşüm" sıralanıyor: ABD'nin Irak müdahalesi destekleniyor. Siyasal Kürtçülük hare- ketinin ağırlığı Irak'a kaydırılıp Talabani yörüngesine yerleştiriliyor. Türkiye'den reform beklentileri AB sürecine bırakılıyor.. Bu gelişmenin ciddi sonuçları olacak: Kandil'deki militanlar tehdit olmaktan çıkacak kadar azalacak, PKK'nın Güneydoğu'daki kitlelerde etkisi kırılacak, Apo'nun yönlendirmeye çalıştığı Bayık-Karayılan grubu ya tasfiye olacak ya da çeteleşecek, mafyalaşacak. Apo istediği kadar "Talabani'ye, ABD'ye sığınarak, kadın kaçırarak liderlik yapamazsın" haberleri göndersin; şeytanın aklına gelmeyecek planla Öcalan'ı bir başka Öcalan bitiriyor.
|