| |
|
|
Bir büyücümüz eksikti
Fenerbahçe'nin ikinci başkanı Nihat Özdemir "arkadaşlarla bütün gece güldük, durduk" dedi. Güldükleri konu "büyü vakası." - Nihat bey bu iş nasıl olmuş? - Stat müdürümüz çok iyi kalpli... Kandırmışlar galiba... Evet böyle bir büyü olayı var. - Siz büyüye inanıyor musunuz? - Herkesin kendince bir inancı var... Kimi renk uğuruna inanır, kimi numara... Stat müdürünü açığa düşürmüşler. - Sizin inancınız neye? - Uğura inanırım... Rakamın uğuruna. - Uğurlu rakamınız? - 12. - Başka inandığınız şey var mı? - Büyüye inanmam... Ama "ayağa" inanırım. - Nasıl? - Ayağı uğursuz insan vardır... Girdiği dükkanda işleri kurutur... Benim ayağım uğurlu... Bir dükkana gireyim, hemen orası müşteriyle dolar. - Yine Fenerbahçe'nin büyüsüne dönelim... Ne diyorsunuz? - Bütün gece arkadaşlarla güle, güle öldük... Birisi gelip demiş ki: Fenerbahçe'nin stadında, kalenin şurasında, yüzük gibi bir şey var. - Sonra? - Herhalde kendileri koymuşlar... Sonra gelip, dedikleri yerde bir metal parçası bulmuşlar... Ardından da büyü meselesi gelmiş. "Büyüden önce" Fenerbahçe, kendi sahasında İstanbulspor'a 3-0 yenilmiş. Büyüden sonrasını Nihat Özdemir anlatsın: - Sonraki hafta Elazığ'ı 7-1 yendik.
*** Nihat Özdemir: - Tam bir rezillik... Arkadaşımız çok üzüldü... Ağlamaklı... Biz ise kahkahadan yerlerdeyiz... Şimdi yeni yeni öğreniyoruz, Arjantin'de, Brezilya'da böyle şeylere inanan çokmuş... Sahanın uğuruna... Başka şeylerin uğuruna.
*** Bir "büyücü krizimiz" eksikti. Çok şükür "ona da kavuştuk." Nur topu gibi bir "büyü vakamız" doğuverdi. Meşhur sözdür. "Bir ülke ya ilimle yönetilir ya zulümle" diye. "Zulüm modelini" çok denedik. "İlim" pek işimize gelmiyor. Demek "üçüncü bir yol" daha varmış: "Büyü."
|