SABAH - Savaşı kazanın

Şu an 15 Ağustos 2004 - Pazar tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Arşiv

	Etkinlikler

	Atina 2004

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cumartesi

	» Aktüel Pazar

	Otomobil

	Sinema

	Çizerler

Google Arama

Savaşı kazanın

Meme kanserinde yeni geliştirilen kemoterapi yöntemleri sayesinde kişiye özel tedavi yapılıyor. Bu sayede memesini kaybeden hastaların sayısı azalıyor.

Kadınların en büyük kabuslarından biri olan meme kanserinin tedavisinde son yıllarda önemli adımlar atıldı. Artık eskiye oranla bu kanser türü yüzünden hayatını kaybeden kadınların sayısı oldukça azaldı. Meme kanserini tedavi etmek için geliştirilen yöntemlere ise her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Amerika'daki kanser hastanesi M.D. Anderson'ın meme kanseri bölümündeki uzmanların yaptığı araştırmalar kadınları ameliyata zorunlu bırakmadan tedavi etmeyi başarıyor. M.D. Anderson'ın doktorlarından Funda Meriç ve Eric A. Strom, gelişen tıp sayesinde, genlerinden yola çıkarak kişiye özel tedavi geliştirebildiklerini söylüyor. Tedaviye başlamadan önce bir ön araştırma yaptıklarını ve tedavi planını ona göre çizdiklerini söyleyen Dr. Funda Meriç, amaçlarının mümkün

olan en az tedaviyi uygulamak olduğunu sözlerine ekliyor: "Böylelikle kemoterapinin etkilerinden kanserli hücrenin dışındaki hücrelerin etkilenmesini önleyebiliyoruz. Ayrıca ana amaçlarımızdan biri de memeyi korumak. Artık memesini kaybeden kadınların sayısı gün geçtikçe azalıyor."Dr. Eric A. Strom ise gelişen kemoterapi yöntemlerinin bir diğer özelliğinin ise koltuk altı lenflerinde görüldüğünü söylüyor: "Meme kanserinde tümör genellikle koltuk altı lenflerine de sıçrıyor ve bunların alınması gerekiyor. Bu da hastanın kolunda şişlik ve aşırı ağrı yapıyor. Yeni uygulanan kemoterapi sayesinde kanserin koltuk altındaki lenflere sıçraması engelleniyor, sıçradıysa da çok azının alınmasına gerek kalıyor. Bu da hastayı büyük bir problemden kurtarıyor."

Eylem Bilgiç