Caz Festivali'nin güzel akşamları
İstanbul Caz Festivali, tüm hızıyla sürüyor. Festivalin ilk üç gününde Joan Baez, Paco de Lucia ve Bobby Mc Ferrin konserleri büyük ilgi topladı. Joan Baez, her zaman protest müziğin seslerinden biri olmuştur. Ülkesinin folk mirasını, blues tınıları, ninnileri ve geleneksel baladlarla sunan Baez, bu tarzın, adı Bob Dylan'la anılan, uzun ömürlü bir müzik mirasını beraberinde taşıyan yönüyle her dönem ilgi çekmiş bir sanatçı. Onu çok beğenen de var, kayıtsız kalmayı tercih eden de. Besbelli ki İstanbullu cazseverler Joan Baez'i görmek, dinlemek istemişler. Bobby Mc Ferrin, orkestra aletlerinin seslerini birebir taklit edebilen ve kendi bestelerini "ses"le yorumlayan ilginç bir sanatçı. Grubunun adı da "Viocestra". Her şey insan sesi üzerine kurulu. "Don't Worry, Be Happy"li günler çok geride kaldı. Paco de Lucia ise flamenko gitarda akla ilk gelen isimlerden biri. John McLaughlin, Placido Domingo, Bryan Adams gibi pop, klasik ve caz müziğin önemli isimleriyle çalışmalar yapan Paco de Lucia'nın bu konserindeki konuğu, vurmalı çalgılar ustası Burhan Öçal'dı. Kerem Görsev, Açıkhava Tiyatrosu'nda salı akşamı verilen konseri büyük bir zevkle izlediğini anlattı. 1969'da kurulan Liberation Music Orchestra'yı yeniden canlandıran Charlie Haden, tuba'ya da yer verdiği on bir kişilik grubuyla, melodik ve ritmik yapıda melodilerle şık bir konser yaptı. Müzisyen bir ailenin oğlu Charlie Haden'ın üç yıl önce Pat Metheny ile CRR'de verdiği konser, herhalde festivalin unutulmazları arasında yer alacaktır. Haden, 1990'larda kurduğu Quartet West'le doldurduğu CD'lerle en çok satan caz sanatçılarından biri oldu. Albümlerin çoğu, babasının plaklarından alınmış, 1940'ların parçalarıydı. Hışırtı ve cızırtılar temizlenmemiş, eserin orijinalliği korunmuştu ve o girişten sonra Quartet West sahne alıyordu.
YAĞMURDAN KAÇMADILAR Salı akşamı, İstanbul'da son zamanlarda görülmemiş bir sağanak yağmur vardı. Belki de yağmurdan çekinen birçok cazsever, Açıkhava'ya gelmemeyi tercih etmemiştir. Gelenlerin birçoğu da şiddetli yağmur karşısında gitmeyi tercih edince, 300 kişilik dinleyici kitlesine konser verdi, Charlie Haden ve grubu. "İliğimize kadar ıslandık" dedi, Kerem Görsev "ama bırakıp gitmeyi hiçbirimiz düşünmedik." 10 yıl kadar önceyi hatırladım. O zamanlar iki ayrı grup sahne alıyordu Açıkhava'da. Betty Carter, ikinci bölümde şarkılarına başlarken ani bir yaz yağmuru başladı. Pek çok kişi Açıkhava'yı terk etti. Kalan 300 kişi, ön sıralara gelerek bu müthiş caz yorumcusunu dinlemeye devam etti. Doyumsuz güzellikte bir konserdi. Hepimiz ıslandık, ama konser unutulmayacak şarkılarla doluydu. İki yıl sonra öldü Carter. Onun güzel şarkıları şimdi CD'lerde yaşıyor. Dün akşam, festivalin en hoş konserlerinden biriydi. Son dönemin en iyi gitarcılarından Kurt Rosenwinkel, enerji dolu çalışı ve orijinal fikirleriyle Açıkhava'daydı. Ve yanında kimler vardı. Klasik müzik orijinli, zaman zaman Bill Evans'ı hatırlatan çalış tekniğiyle piyanist Brad Mehldau, tenor saksofonun genç yıldızlarından Joshua Redman, caz dünyasının en beğenilen davulcularından Ali Jackson, Brad Mehldau Trio'nun değişmez elemanlarından basçı Larry Grenadier. Yağmur da yağsa, şimşekler de çaksa, bu sanatçıları bir arada görmek, dinlemek bir cazsever için şüphesiz büyük mutluluk. Bu pazar, bitirilebilse İstanbul'un sanat hayatını zenginleştirecek İstanbul Kültür ve Kongre Merkezi'nin Ayazağa'daki küçük ormanlık arazisinde, saat 12.00'den 21.00'e kadar çeşitli grupların katıldığı "Caz Pazarı" var. Bu akşam, Stacey Kent'i, cazın gerçekten yaşadığı kulüp ortamında, Babylon'da izlemek mümkün. Kent, "The Boy Next Door" albümüyle hem eleştirmenlerden hem de dinleyicilerden büyük övgüler aldı. Aşk şarkısı geleneğini günümüzde yaşatan bir sanatçı. Festival yöneticisi Görgün Taner, gelecek yılın programını şimdiden oluşturmaya başladıklarını söyledi. Ben, Wynton Marsalis'i istedim. Kerem Görsev de daha önce Türkiye'ye hiç gelmemiş piyanist Mulgrew Miller'ı önerdi. Sevinerek öğrendim ki Wynton ile anlaşma bitmek üzereymiş. Taner, Mulgrew Miller dışında pek çok ünlü sanatçıyla da temaslarının sürdüğünü söyledi, telefonda. İstanbul Caz Festivali bizim zenginliğimiz. Ne mutlu gerçek müziği sevenlere!
|