Cepheleşelim, güzelleşelim!
Bu ülkenin tuhaf hallerinden yararlan be kardeşim! "Ben dinciyim" şeklinde bir işaret fişeği çakarak safını belli et ve sonsuza kadar "muazzam korunaklı" bir cemaat desteğiyle keyfine bak! Haksızlık da yapsan, hırsızlık da yapsan, yetersizliklerin ayyuka da çıksa değil mi ki sen, "bizim kampın" adamısın, hiç korkma! Nasıl olsa yanında yörende seni sorgusuz sualsiz destekleyecek, sana etkili bir kamp savunması hizmeti verecek bir "cemaat kardeşliği" mekanizması devreye girecektir. Hiç merak etme, "Din düşmanları iftira atıyor!" şeklinde özetlenebilecek o etkili savunma seni kurtarır. Hırsızlık yaparken iş üstünde yakalansan bile asla rezil olmazsın! Az şey mi bu! Bu müthiş keyifli dengeyi "normalleşelim" filan gibi "uçuk tezler"le sona erdirmeye kalkışanlar olursa hemen onların "satılmış" olduklarını, karşı cepheye yaranmak için harekete geçtiklerini söyle ve cepheleşme ateşine bir odun da sen at, böylece tılsımlı ve tam kıvamında bir rahatlık hali sonsuza kadar sürsün. Düşman kamplar olsun ki, yaptığın pislikler açığa çıkmasın, yetersizliklerin gündeme gelmesin, bulunduğun makamı hak edip etmediğin tartışmaya açılmasın! En fazla Emin Çölaşan ya da Oktay Ekşi birkaç şey yazar, sen de tutup "Onlar zaten bana ideolojik olarak karşı, bu yüzden iftira atıyorlar" der kurtulursun. Değil mi ki sen safını "küffara karşı cihat" yönünde tutmuş bir mücahitsin, her şey serbest sana! Yani, bu ülkenin şu tuhaf hallerinden sonuna kadar yararlan be arkadaşım!
*** "Dinci" olmak elinden gelmiyor mu? Umutsuzluğa kapılma, alternatifin var! Mesela "Ben Kemalistim, Atatürkçüyüm, irticaya karşı ödünsüz bir savaşım veriyorum" diyerek başka türlü bir işaret fişeği çakabilirsin. Sırtını dayayacağın bir mahfil hemen ortaya çıkacaktır! Yapacağın şey çok basit: Kalk, "1950'den beri Türkiye bir karşı devrim sürecine girmiştir" de, başörtüsü ve türban avcılığında rakip tanıma ve en gür sesinle "10. Yıl Marşı"nı söyle, bak nasıl da korunaklı hale geliyorsun. Hangi rezilliği yaparsan yap başına hiçbir şey gelmez. En çok "dinci basın" bir şeyler yazar, sen de hakkında çıkan o haberleri "daha da yükselmek" için malzeme olarak kullanırsın. Yani yaptığın rezillik bile sana yarar: Dinci basın yazdıkça sen yükselirsin! Korkma! Amerikalı bilim adamlarının yazdığı kitabı aynen kopya et, altına imzanı at, çekinme! Normal şartlarda 4 yıl hapis cezası alır, bir de insan içine çıkamaz hale gelirsin ama bizde "güzelim cepheleşme" var ya, hiçbir şey olmaz sana. Değil mi ki sen "tersine mücahitsin", her şey serbest sana! Ne YÖK devreye girer, ne Cumhurbaşkanı! Mis gibi bir "zaman aşımı" ile yırtarsın vallaha! Ülkenin en büyük üniversitesinin başındaki isim olarak komik bir figür haline gelsen de, komşu ülkeye savaş açsan bile kimse gülmez sana! Keyfine bak arkadaşım!
*** Bu tuhaf ülkede, tuhaflıklar bitmez. Dünkü Radikal'de Neşe Düzel'in İstanbul Tabip Odası Başkanı'yla yaptığı röportajı okuyun. Bilimsel hırsızlık yaptığı ithamına maruz kalan İstanbul Üniversitesi Rektörü'nün nasıl yırttığını, YÖK'ün, Cumhurbaşkanı'nın, yargının nasıl derin bir sessizliğe büründüğünü görün. Ondan sonra da kendinize hemen bir saf seçin. Unutmayın, bu tuhaf ülkede tarafını seçmeyen bertaraf olur! Ha ben mi? Ben bertaraf olmayı göze aldım, siz aldırmayın bana.
|