Başlıktaki soru son aylarda, özellikle ilk çeyrek büyüme rakamlarının açıklanmasından bu yana sıkça soruluyor. Oldukça kritik bir soru. Bir ekonominin ısındığını önceden görüp tedbir almakla ileride ortaya çıkacak yıkıcı bir kriz önlenebilir. Ya da tam tersi. Hızlı büyümenin büyüsüne kapılıp ekonomideki aşırı ısınmayı farketmemenin bedeli çok yüksek olabilir. Ekonomideki hızlı büyüme konusunda son zamanlarda kaleme alınmış bazı güzel makaleler var. Bunlardan biri de Merkez Bankası danışmanlarından Zafer Yükseler'e ait. Yükseler, makalesinde önce talep unsurları itibariyle gelişmeleri ele almış, bir anlamda herkesin dilinde olan "Madem ekonomi büyüyor, biz niye hissetmiyoruz" un cevabını vermiş. İşte Yükseler'in makalesinden çarpıcı bazı noktalar: * Hızlı büyümenin arkasında özel tüketim ve özel sabit sermaye yatırımları var.
Özel tüketim artışı * Özel tüketimdeki yüksek artış ise dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalardan kaynaklanmış. * Anketler ise gelir seviyesinin düşüklüğü nedeniyle dayanıklı tüketim malları ve otomobile yönelik harcama yapanların sayısının sınırlı olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle özel tüketimdeki artış dengesiz ve toplumun tüm kesimlerine yansımıyor. * 2001 krizi ile belirginleşen zorunlu tüketim harcamalarının milli gelirdeki payının azalışı 2004 ilk çeyreğinde de sürdü. Özel tüketimin bu yapısı ekonomideki gelir ve harcama artışlarının belirli gruplarda yoğunlaştığını gösteriyor. * Genel olarak özel tüketimdeki artışa bakıldığında ekonomide aşırı ısınma olduğu izlenimi ediniliyor. Ancak alt gruplar bazında değerlendirme yapıldığında, özel tüketimin yaklaşık % 85'ini oluşturan gruplarda harcama artışının sınırlı olduğu görülmektedir. İşte işin özü bu. "Uygulanan gelirler politikası ve işgücü verimindeki artışın istihdam hacmini sınırlandırması, zorunlu tüketim harcamaları grubunda talep artışlarını kontrol ettiği anlaşılmaktadır" diye ekliyor Yükseler.
Yatırımlarda öncelik * Özel sabit sermaye yatırımları ise son artışlara rağmen halen 1993 son çeyreğindeki düzeyinin altında bulunuyor. * Firmalar, yeni yatırımlardan ziyade kapasite ve verimliliği artırıcı yenileme yatırımlarına öncelik veriyorlar. Zafer Yükseler makalesinde, ekonomide henüz bir aşırı ısınma olmadığını belirtiyor. Ancak bir de uyarıda bulunuyor: "Dış dengedeki bozulma dikkate alındığında mevcut dengelerin sürdürülebilirliği konusunda kuşku bulunmaktadır."