Benzeri bir başlığı bundan aylar önce atmış ve yolun sonunda yeni bir standby olduğunu yazmıştım. Her ne kadar bazı bakanlar Türkiye'nin yoluna IMF'siz devam etmesi gerektiğini söyleseler de şu ana kadar yaşanan gelişmeler öngörümüzü destekler nitelikte oldu. IMF heyetinin programı konuşmak üzere sürpriz bir şekilde Ankara'ya çağrılması bende Başbakan Erdoğan'ın IMF ile 2005 sonrası yeni bir stand-by ile devam edilmesi konusunda ikna edildiği izlenimini yarattı. Gerçi şu ana kadar stand-by'ı telaffuz eden yok ancak bir süredir yeni ekonomik program üzerinde çalışan ekonomi bürokrasisinin bir stand-by'a daha sıcak baktığı biliniyor. Merkez Bankası ekonomideki düzelmenin daha kalıcı hale gelebilmesi için Türkiye'nin yeni bir stand-by ile devam etmesi gerektiği yolundaki görüşünü türlü şekillerde belli etmişti. Ekonominin diğer önemli ayağı olan Hazine'nin de standby'ı tercih ettiğini tahmin ediyorum çünkü ortada döndürmek zorunda olduğu ciddi bir kamu borç stoku var. Hazine'den Sorumlu Bakan Ali Babacan'ın da sık sık belirttiği gibi dünya ekonomisi petrol fiyatlarının ve global faizlerin yükseliyor olması nedeniyle geçmiş birkaç yıla kıyasla daha zor bir döneme giriyor. Bu zor dönemde Türkiye piyasalardan borçlandığından daha fazla borç geri ödemek durumunda kalabilir. Bu demektir ki, hayat Türkiye için biraz daha zorlaşacak. Üstüne üstlük cari işlemler açığındaki hızlı genişleme şimdilik olmasa bile hava döndüğünde ciddi bir sorun olabilir. Böylesi bir manzarada Türkiye'nin IMF ile finansman paketini de içeren yeni bir düzenleme yapmadan devam etmesi zor olabilir. Bu finansman paketi taze nakit girişi ya da mevcut IMF borçlarının yeniden yapılandırması şeklinde olacak. Öye ya da böyle her halükarda önümüzdeki dönemde Türkiye'nin 10 milyar dolar dolayında yeni bir finansman imkanına ihtiyacı var. IMF ise böylesine bir imkanı ancak bir stand-by ya da genişletilmiş fon kolaylığı gibi paketler çerçevesinde verir. Türkiye böylece yüklü borç geri ödemelerinin yapılacağı 2005 ve 2006'yı kapsayacak yeni bir anlaşma ile borç ödemelerini döndürebilecek finansmanı hem IMF'den hem de IMF'nin desteği ile uluslararası piyasalardan sağlayabilir. Bu durum bürokratlar tarafından hükümete defalarca anlatılmış olmalı. Sanırım Babacan da durumun ciddiyetini başbakana anlattı ve onu stand-by konusunda ikna etti. Şimdi soru şu: "Yeni IMF düzenlemesinin süresi ne kadar olmalı?" Hükümetin 18-24 ay arası bir düzenlemeye daha sıcak bakma olasılığı yüksek. Ekonomi bürokrasisi ise mümkün olduğunca uzun vadeli bir programı arzulayabilir ki, burada üst sınır üç yıl olacaktır.