Bilmeden konuşmak
Geçtiğimiz hafta Veliefendi Hipodromu'nda talihsiz bir olay yaşandı. İki yarış atı aynı gün değişik koşularda koşu içersinde rahatsızlandılar. Biri düşme sonucu öldü (Karakaplan isimli iki yaşlı tay), biri mecburen öldürüldü. (Tutturan isimli dört yaşlı at) Bu olay at yarışçılığına leke sürmek için pusuda bekleyenler bilenmiş kılıçlarını ortaya çıkardılar, rastgele sallamaya başladılar. Atların sahiplerinin ve antrenörlerinin (tesadüfen iki atın antrenörü de aynı kişiydi. Ali Bozkurt) ortadan kayboldukları bile TV ekranlarından konuya uzak olan kişilere duyuruldu. Atçılık ve yarışçılığı bilenler bu haberleri gülümseyerek karşıladılar ama, atyarışlarına kedinin ulaşamadığı ciğere baktığı gibi bakanlar at yarışı olayını ve at yarışı ile ilgilenenleri karalamak için ellerinden geleni yaptılar. Bu arada at yarışları ve atlarla ilgilenen bir sürü meslektaşı varken, ortaya çıkıp konu hakkında konuşma hevesine kapılan İstanbul Veteriner Odası Başkanı Sayın Profesör Dr.Tahsin Yeşildirek öyle açıklamalar yaptı ki (kendisinin at ve at yarışına bakış açısını bilmediğim için bir şey söyleyemem) at yarışı sporuna "Tu kaka" demek için fırsat bekleyenlere yeşil ışık yaptı. Sayın profesörün konuşmaları bir kere daha gösterdi ki, "Bir insan ne kadar büyük ilim adamı olursa olsun, bilmediği konuda fikir beyan etmemeli ."Sayın profesör sadece "Hayvanlara verilen bazı doping maddesi içeren ilaçlar hayvanlarda ters tepki yapabilir ve muhtelif organlarında bozukluklara ve hatta ölümlere neden olabilir. Ölen bu atlara bu tip bir ilaç verilip verilmediğinin araştırılmasında fayda vardır" deseydi belki de olay bu derecede spekülasyon nedeni olmayacaktı. Ama sayın profesör konuşmasında atlara bilinerek yüksek dozda doping maddesi verilebildiğini, bu işte yüksek kazançlar döndüğünü ve yarış atlarının ölüme karşı sigortalanarak, atların öldürüldüğünü, esas nedenin örtbas edildiğini ve sigortadan para alındığını söyledi. Belli ki sayın profesör, bir at sahibinin biri anasının karnında olmak üzere üç sene çocuğu gibi baktığı ve ismini koyduğu bir atın değerinin o kişi nezdinde ölçülemediğini bilmiyordu. Ayrıca ülkemizde yarış atlarının ahırda veya yarış içinde ölmeleri ile ilgili sigorta sisteminin gelişmediğinden de haberi yoktu. Şimdi ben Sayın Prof. Dr. Tahsin Yeşildere'ye soruyorum. "Son 20 senede ülkemizde kaç at sahibi atı sahada öldüğü için sigorta şirketlerinden tazminat aldı ve kaç para aldı. "Öyle zannediyorum ki genellediği olayda bireysel 5-10 örnek gösterme şansını bulamaz ise, sayın profesörün işgal ettiği makama ilk fırsatta "Allahaısmarladık" demesi gerekir. Bir camiayı asılsız töhmet altında bırakmanın bir bedeli olmalı... Tam işimize konsantre oluyoruz, birileri çıkıyor moralimizi bozuyor. Neyse bari sizlerin bahtı açık, şansı bol olsun.
|