Doping denen meret
Bütün spor dallarında olduğu gibi at yarışlarında da doping illeti son yüzyıla damgasını vurmuştur. Kimya bilimlerinde, özellikle ilaç sanayiindeki gelişmeler doping denilen meret şeyi tetiklerken, teknolojinin gelişmesi ile de içersinde doping maddesi içeren ilaçların sporcuya verilip verilmediğinin tesbitinin kolaylaşması, tetiği çekerken çok fazla düşünmek mecburiyetini ortaya çıkarmıştır. Daha basit anlatmaya çalışırsak, içersinde sporcunun kuvvet, dayanıklılık ve cesaretini arttıran maddeler bulunan ilaçları kullanmaya kalkanlar, muhtemel bir doping kontrolünde foyalarının ortaya çıkacağını da çok iyi bilmektedir. Konumuz at yarışları olduğu için, doping olayını bu spor dalının ana unsuru olan atlara yapılan kuvvet, dayanıklılık ve cesaret takviyesi üzerinde yoğunlaştıralım. Ülkemizde doping kontrolü başta idrar olmak üzere atlardan alınan salya ve kanın tetkiki ile yapılmaktadır. Mevcut makineler ve kullanılan kimyasallar çok sayıda maddesini tesbit edebilecek beceridedir. Bu yüzden atına doping yapmaya niyetlenen kişinin atın ve antrenörün ve hatta at sahibinin alacağı cezaya baştan razı olması gerekmektedir. Bir de yapılacak takviyenin bir ata maksimum ne verebileceğini düşünmek gerekir. Yapılan tesbitler, bir ata doping yapılarak koşu kazandırabilmek için atın en azından % 40- % 50 oranında koşuyu kazanabilecek güç ve formda olması lazımdır. Yani siz hiçbir performans gösteremeyen bir ata ne verirseniz verin potoyu önde geçiremezsiniz. Ülkemizde maalesef doping olaylarına, at yarışçılığında ileri ülkelerle mukayese edersek oldukça çok sayıda rastlanmaktadır. Kendi içimizde bir orantılama yapacak olursak doping yapılan at sayısının bazı seneler çok arttığını, bazı seneler azaldığını görürürz. Örneğin 2003 de oldukça çok sayıda rastlanan doping olayına bu senenin ilk altı ayı içersinde altı kez rastlanmıştır. Aslında sosyal bir ayıp olan "Atına doping yapma" olayı maalesef ülkemizde ayıp olmaktan çıkmış olağan bir olay haline dönüşmüştür. Bunun da baş nedeni doping tesbit edilen atların çoğunda çıkan maddelerin bilinmeden verilen ilaçlardan kaynaklanmasıdır. Yani atında doping çıkan herkes çok rahatlıkla "Ben birşey yapmadım" diyebilmekte ve olaydan yüksenmemektedir. Sabıkasız olanlar ise "Birgün benim atımda da çıkabilir" düşüncesi ile atında doping tesbit edilenlere bir başka gözle bakamamaktadır. Bizim ülkemizin son onbeş senesi için tesbitlerim, bilinerek yapılan, bir başka deyişle para kazanmak, menfaat temin etmek gibi gayelerle yapılan doping sayısının oldukça az olduğudur. Atlar eczahaneye kendileri de gidemiyeceğine göre esas neden, bilgisizlik, dikkatsizlik, biraz da işin ciddiyetine vakıf olmamak gibi gözükmektedir. Allah her atçıyı böyle bir lekeden korusun, sizin de bahtınız açık, şansınız bol olsun.
|