Eğin öyküleri...
Eğin, Fırat nehrinin kuytusunda, Erzincan'ın bir şirin ilçesi... Günümüzde 'Kemaliye' adıyla bilinse de 'Eğin türküleri' ile ünlü, bir de şair Enver Gökçe ile elbette... Türkülerinden değil, yüzyıl öncesine uzanan öykülerinden söz etmek istiyorum Eğin'in... Yüzyıl kadar önce Eğin insanı kar yağdığında Fırat'ın kıyısındaki daracık vadide sıkışır kalırmış... Karakışın kara karanlığında ne bir avuç un yetermiş bebeleri doyurmaya, ne bir damla gazyağı bulunurmuş ihtiyarların sabahını aydınlatacak... Köyün ileri gelenleri oturup düşünürler ve Divriği yönünde bir yol açmaya karar verirler. İçlerinden dağları delen Ferhat misali yiğitler çıksa da buza kesmiş kayaları delmek ne mümkün? İlk teşebbüs yılında ancak 20 metre yol alınsa da bu azim kuşaktan kuşağa aktarılacak ve yüzyıla yakın bir süre sonunda yol açılacaktır. Ülkemizin önemli fotoğraf sanatçılarından Lütfi Özgünaydın, 'Taş Yolu' başlığı altında topladığı 'Eğin öyküleri'nde kuşaktan kuşağa aktarılan bu azmin hikayesini kelimelere dökerken bir geyik avcısı ile köylü güzeli bir kızın hazin aşkının fotografisini de çıkarıyor. Kitaba adını veren 'Taş Yolu' dışında on kısa öyküde ise Özgünaydın, doğainsan ilişkisi sonucu küçük ayrıntılarla ördüğü Eğin'in eski yaşamından görüntüler yer almakta... Bu görüntüler içinde Özgünaydın'ın bizzat çocukluğunda yaşadıkları da bulunmakta, tandır başında ninesinden dinledikleri de.. Mozaik Yayınları arasında çıkan 'Taş Yolu'nun bir özelliği de geçenlerde genç yaşta yitirdiğimiz ülkemizin önde gelen akademisyen karikatüristlerinden Necati Abacı'nın çizgilerini taşıması...
|