|
|
|
|
|
Acılı Adana'nın patenti kurulda
|
|
Adana Ticaret Odası'nın patent aldığı kebap tarifinde, 1 şişte 180 gram et olması öngörülmüştü. Kebapçılar bu miktarı fazla bularak azaltılmasını talep etti. Patent metninde 2 çeşit kebap yer alıyordu
Geçen hafta gazetelerde çarpıcı bir haber yer aldı. Çoğu gazetemizin ekonomi sayfalarında baş köşeye yerleşmiş haberi özetleyelim. Mana ve ehemmiyetinden, atlayanlar da mahrum kalmasınlar. Bakın, Adanalı meslektaşımız Oben Kırdök'e atfen ne olup bittiğini anlatıyorum. "Adana kebabı ile ilgili tartışmalar, Adana Ticaret Odası'nın (ATO) Türk Patent Enstitüsü'nden coğrafi işaret tescili almasıyla başlamıştı. Enstitü tarafından Resmi Gazete'de yayınlanan resmi standartlara tepki gösteren Lokantacılar ve Kebapçılar Odası Başkanı Şefik Arslan, "Bu olsa olsa Kayseri sucuğudur" demişti. Bazı kebap ustaları ve restoran sahipleri de 180 gram olarak belirlenen 1 porsiyonun zarar etmelerine yol açacağını söylemişti. Tartışmalar sürerken, ATO'dan yapılan açıklama ile itiraz edilen standartların yanlış yorumlandığı anlaşılmıştı. Bütün bunlar olurken Adana kebabı, Bakanlar Kurulu gündemine de girmiş, Başbakan Tayyip Erdoğan bir toplantıda ara verildiğinde, Kayserili olan TOBB Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu'na "Siz de sucuğunuzu tescillettirin, yoksa başkalarına kaptırırsınız" demişti."
180 GRAM ET FAZLA Şimdi soracaksınız... Peki iş nasıl tatlıya bağlanmış? Onu da meslektaşımız anlatıyor. "Adana Ticaret Odası'nın patent aldığı kebap tarifinde, 1 şişte 180 gram et olması öngörülmüştü. Kebapçılar bu miktarı fazla bularak azaltılmasında mütabakat sağlandı. Patent metninde 2 çeşit kebap yer alıyordu. Saf Adana Kebabı ve Beyti'nin yerine, şimdi bazı sebzelerin konulması da mümkün olacak, bu kebaplar ayrı çeşitler olarak yapılabilecek. Bazı baharat ve salçanın kullanılması zorunluymuş gibi bir anlatım yerine "istenirse kullanılabileceği" hükmü anlaşılır olacak." Gün gibi biliyorum. Bir kısım okuyucumuz şu an, herhalde sıcaklardan bir şey oldu, 30 derece suhunet ve 60 derece rutubette umuma hakim bu "Adana kebap" iştahının başka bir izahı olamaz diye müstehzi bir "gülücük" atmış olmalı. Değil, emin olunuz. Ne bu şaka, ne de bu şakaya alınabilecek bir konu. Bugünlerde Avrupa Birliği'ne tam saha bastırıyoruz ya. İşte o zaman önümüzdeki büyük ve mühim bir dosya da şu olacak... Avrupa Birliği 90'lı yıllardan beri haldır haldır çalışıyor. Ne için? Fransızlar'ın "apellation controlle" dedikleri "menşein" kontrol ve tescilini sistematize etmek için. Sakın "Bize ne efendim! Biz işimize bakalım. Malımızı düzgün ürettik, doğru fiyatlandırdık mı gerisi kolay" demeyin. Bu işin ucu nereye varmak üzere biliyor musunuz? Diyelim ki kafaya taktınız, uğraştınız ve "eski kaşar" ürettiniz. Size diyecekler ki "Bir dakika, onu kaşar ismi ile satamazsınız!" Niye? O, diyelim ki, Bulgarlar tarafından tescillendi. O adı sadece onlar, o da şu bölgede üretenler kullanabilir. Canım hiç olur mu? Bu uçuk bir fantezi, hiç tutmaz demeyin. Scott Elder'in National Geographic'deki şu haberine dikkatinizi çekmek isterim: "Parmigiano sözcüğü "Parma'dan" demek. Avrupa'da peynir söz konusu olduğunda da aynen bu anlama geliyor. 2002'de Avrupa Adalet Divanı sadece Parma (İtalya) ve çevresindeki peynir üreticilerinin "Parmigiano Reggiano" ve İngilizce tercümesi olan "Parmesan" adını kullanma hakkı olduğunu karara bağladı. Peynir, binlerce gıda, şarap, içki ve biradan oluşan uzun listedeki maddelerden sadece biri. Avrupa Birliği kurallarına göre "Chablis" adı sadece Fransa'nın aynı adlı bölgesinde şişelenmiş şaraplara verilebilecek; "pecorino Toscano" olarak satılan peynir yalnızca Toskana'da üretilebilecek; yeni bir teklif karara bağlanırsa, sandviç dükkanları "bologna" sözcüğünü başka bir şekilde yazmak zorunda kalacak. Geçtiğimiz eylülde 146 devletin üye olduğu Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) toplantısında AB, 40 kadar "coğrafi gösterge"den -Avrupa'da belli yörelerin adını taşıyan veya bunlarla bağdaştırılan yiyecek ve içkilerden oluşan kısa bir listeyi masaya koydu. AB'nin öne sürdüğü küresel sözleşme çerçevesinde coğrafi köken varolan markaların önüne geçecek ve Eski Dünya'da üretilmeyen pek çok ürüne yeni birer ad bulunması gerekecek. Üstelik AB, "taklit Gorgonzola" gibi yanm ağızlı etiketleri kabul etmiyor. DTÖ henüz bir karara varmış değil. Ancak ürünlerini Avrupa'da satmak isteyen ihracatçılar, AB kurallarına uymak zorunda. Bu yüzden gıda devi Kraft, Avrupa piyasaları için eskiden Parmesan olarak bilinen peynirini, Pamesello Italiano adıyla satıyor. Kıssadan hisse, bu iş çok acil, çok mühim. Adanalı kebapçılar da önemli bir derdimize el atmış durumdalar. Onlara teşekkür borçluyuz. Aynı duyarlılığı zeytinyağcılardan, şarapçılardan da bekliyoruz. Üstelik bu sadece uluslararası ticaret için değil, biz nihai tüketiciler için de önem taşıyor. Siz Kalecik Karası şarap dendiğinde daha sarih bir tarif istemez misiniz? Ya da kullandığınız zeytinyağının Ayvalık'tan mı Gaziantep'ten mi geldiğini bilmek? Bir şey daha. Başbakan Kayseri Sucuğu demiş. Dinarlılar ne diyorlar bir bilsek!
|
|
|
|
|
|
|
|
|