kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
  » Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Uzayı bıraktı 'farklı' konutlar için yere indi
Uzayı bıraktı 'farklı' konutlar için yere indi
Taahhüt işimiz 535 milyon doları buldu

Uzayı bıraktı 'farklı' konutlar için yere indi


Uzay ve uçak mühendisliği üzerine doktorası olan Levent Turan, uydu kontrol sistemleri üzerinde çalışırken bir gün, "Aslında yapmak istediğim iş bu değil" dedi ve yurda dönüş yaptı. Yeni yaşam alanları ve konut geliştirme üzerine çalışmaya başlayan Turan, yeni mesleği ve ilk etabını bitirdiği Optimum Projesi için, "Yaptığımız iş, kum, çakıl ve çimentonun çok ötesinde" diyor.

İstanbul çevresinde yaşama trendleri hem kriz yüzünden, hem deprem yüzünden, hem de popülerlik yüzünden değişip duruyor. Bir dönem parası olan için şehir dışında, orman içinde lüks villalarda yaşamak cazipti. Fakat çoğuna ya yol uzun geldi ya da kriz yüzünden yükselen maliyetlere dayanamadılar. Şehrin içinde yaşamak da popüler oldu. Sonra deprem korkusu sarınca herkesi, gücü olanlar yeniden dışarıya yönelmeye başladı. Ekonomideki rahatlamanın ve pozitif göstergelerin ardından şehir dışı yaşam projeleri yeniden ön plana çıktı. 2004 yılında Kemerburgaz'da, Ömerli'de, Şile'de, Çekmeköy'de 'Yeni İstanbul'un yeni evlerinin yapımı da hızlandı. Bu Pazar Misafir Odası'nın konuğu, "Bizim için konut, kum, çakıl ve çimento değil" diyecek kadar yaptığı işe kalbini koymuş bir 'uzay mühendisi'. Sadece uzay mühendisi olsa yine iyi. Kendisi aynı zamanda uçak mühendisi de. Üstelik California Üniversitesi'nden doktora da almış. Ama mesleğini en verimli çağında bırakmaktan hiç çekinmemiş. Türkiye'ye dönüp yeni bir yaşam tarzı sunma iddiasındaki projesini hayata geçirmek için kolları sıvamış. Ömerli'de İş Bankası'yla ortak gerçekleştirilen ve Han Tümertekin'in mimarlığını üstlendiği Optimum Projesi her ne kadar 'parası olanları' hedeflemese de belirli bir gelir grubunun üzerindekilerin ulaşabileceği bir proje. Ama Levent Turan, 'Bu bir başlangıç' diyor ve gerçek orta sınıfın ev sahibi olmasının, ABD ve Avrupa'da çok yaygın olan ipotek bankacılığı (morgage) ile yakında mümkün olacağına inanıyor. Turan'a göre, 20-30 yıl vadeli kredilerle ev satın alınacak günler enflasyonun düşüşündeki istikrar sürerse uzak değil. Lüks olduğu kadar farklı konseptiyle dikkat çeken bir projeyle karşımıza çıkan Levent Turan da aslında tasarımdan anlayan ancak uygun krediler olmadığı takdirde bu projelere uzak duran orta sınıf için konut geliştirmek isteyen bir işadamı. "Bunun için işe Optimum gibi üst gelir grubuna hitap eden bir projeyle başlamak gerekti" diyor.

* Babanız Barlas Turan yurtdışında yüz milyonlarca dolarlık taahhüt işleri yaparken, siz karşımıza son derece butik, yeni bir yaşam tarzı sunan konut projesiyle çıktınız. Baba mesleği sürdürülmemiş. Yurtdışı müteahhitlik işi çok daha fazla para kazandırıyorken neden böyle bir projeye girdiniz?
O biraz jenerasyon değişimi ile oldu. Halen yurtdışı taahhüt işleriyle babam ilgileniyor. Bana Türk insanına yeni ve farklı şeyler sunmak daha cazip geldi. Bir de Türkiye'nin şu anki durumuna baktığımız zaman tüketim bilinci olarak çok ileri gitmiş bir durum görüyoruz. Belli bir kesim var ki, Avrupa ve Amerika'daki tüketim bilincine sahip. Ama bunlara sunulan mal ve hizmetler, yani arz bunun gerisinde kalmış, biraz daha ortalamayı takip eden bir yapıda kaldığını gördüm. Dolayısıyla Türkiye'de proje yapmak bana göre daha cazipti. Örneğin Han Tümertekin gibi bir tasarımcının becerisini bir şekilde insanların hizmetine sunacak ortamı yaratmak çok daha heyecan verici geldi. Haklısınız, yurtdışı işleri, hacim daha büyük olduğu için daha kapsamlı işler. Ama burada farklı bir konu var. Optimum özel bir kitleye hitap ediyor.

PARASI BOL OLAN GELMESİN!
* Optimum sizin Ömerli'de 2.5 yıl önce yapımına başladığınız ve ilk etabını tamamladığınız orman içindeki evlerden oluşan projeniz. Çok özel bir kitleye hitap ediyor diyorsunuz. Yani parası çok olana değil mi?
Kesinlikle hayır. Çok farklı bir proje, bunun değerini bilene, 'Türkiye'de de böyle işler yapılıyormuş' diyenlere sunduk aslında. Zaten gerçekten çok parası olan pek çoklarını gördük. Gelip, gezip hiçbir şey anlamayıp, gittiler. Yani onlara hiç hitap etmedi. Türkiye'de gelir düzeyiyle kültür düzeyi arasındaki korolasyon çok zayıf. Biz de dedik ki öyle bir kavram üzerine kuralım ki, belli kafa yapısındaki insanlar beğensin, diğerleri beğenmesin. Bu da gerçekleşti. Bu evlerin fiyatı 300 bin dolar ile 500 bin dolar arasında değişiyor. Evler öyle devasa büyük de değil. Gösterişe yönelik değil çünkü. Zaten mevcut profile bakınca, daha genç yaştaki profesyoneller, bankacılar, doktorlar var.

* Tabii bu evler çok güzel ama yine de gelir seviyesi yüksek kesime hitap ediyor. Bir de Türkiye'de sizin anlattığınız kavramların peşinde koşan, iyi eğitimli, iyi meslek sahibi bir orta sınıf var. ABD'deki morgage (20-30 yıl vadeli banka kredisiyle) sistemi Türkiye'de de uygulandığında belki ev sahibi olabilecek. Siz bu kesim için de emlak geliştirmeyi düşünüyor musunuz?
Aslında benim bu işe girerken hayalim tam da bu tarif ettiğiniz şeydi. Sadece 300-400 bin dolar verebilecek insanlar değil, 100-150 bin dolar verebilecek insanlar arasında da gerçekten tasarımın değerini çok iyi bilenler var. Şöyle bir problem var. Bu hareket ağırlıklı olarak üst gelir grubu projeleriyle başlamak zorunda oluyor. Bir sürü nedeni var. Bir tanesi, orada pazara girmek daha kolay. İkincisi marka oluşturmak daha kolay. Ama ne yazık ki en önemlisi daha düşük maliyet seviyelerinde rekabet çok zor. Çünkü kayıtdışı ekonomiyle rekabet etmek zorunda kalıyorsunuz. Burada gördüğünüz bütün evlerin iskanları alınıyor, projeye göre yapılıyor. Şirket vergisini tam olarak ödüyor. Ama oraya doğru gidiyoruz. Ekonomideki istikrar devam ederse emlak geliştirme oraya doğru kayıyor. Bizim de hedefimiz budur.

UYDU KONTROLÜ YAPIYORDU
* Bu arada siz uçak ve uzay mühendisliği üzerine Stanford Üniversitesi'nde master, California Üniversitesi Los Angeles (UCLA) kampüsünde doktora yapmış, ardından bu konuda dersler vermiş, Hughes Aircraft Company isimli şirkette uydu kontrol sistemleri üzerine çalışmışsınız. Üstelik her yerden de birincilikle mezun olmuşsunuz. Tekrarlarken yoruldum! Bu kadar çabadan sonra neden uzayı bıraktınız ve yere indiniz?
UCLA Güney California'da ve bu bölge, uçak endüstrisinin ağırlıklı olduğu bir bölge. Aslında çok da planlı olmadı benim uçak endüstrisine bulaşmam. Doktora yaptığım profesörün de ilgi alanı buydu. Çalıştığım firmada uyduların yörüngedeki kontrol sistemleri üzerine çalıştım. Ama benim esas idealim akademik çalışmalarımdı. Dersler verdim, uygulamayı şirketlerde yaptım. Ama işte İstanbul'u tekrar bir denemek istiyordum hep, sonra pişman olmayayım diye.

ESKİ METODLARLA İŞİMİZ YOK
* Üstüne o kadar çok eğitim aldığınız bir mesleği bıraktığınız için üzülmüyor musunuz?
Şüphesiz üzülüyorum biraz ama şöyle bir mesele vardı. Benim Amerika'da bile çalışabileceğim üç beş kurum vardı. Çok teknikti yani ve Türkiye'de hiç şansım yoktu. Akademik olarak da zordu. Onun için hiç debelenmedim. En baştan o kararı verdim. Fakat daha sonra bu işe girince, tahmin etmediğim şekilde bu projede çok şeyler buldum. İnşaat sektörü Türkiye'de eski metodlarla, geleneksel yaklaşımlarla ilerliyor.

* Nasıl yani?
Orada bir usta marifetiyle bir iş yapma durumu var. İnşaat sektöründe çok kullanılan, 'onu yerinde çözeriz' diye bir tabir vardır. Oysa uçak ve uzay işinde öyle değildir. Uyduyu bir kez attıktan sona 'ya şunu şöyle yapsaydık' deme şansınız pek yoktur. Dolayısıyla o sektörde her şeyin baştan çok iyi planlanması, her detayın diğer detaylarla ilişkisinin test edilmesi çok önemlidir. Beni bu yaklaşımın konut projesinde uygulanabileceğini görmem çok heyecanlandırdı. Biz mimarımız Han Tümertekin'le birlikte çok uzun bir süre planlama yaptık. Optimum projesi kum, çakıl, çimento meselesinin çok ötesinde. İnsanların ne beklediğini, ne bulamadığını uzun uzun araştırdık.
DİĞER EKONOMİ HABERLERİ
 Tersaneler üç yıl boyunca dolu
 Bin kişi 1.3 milyar $ borç için başvurdu
 Birliklerin 749 trilyonluk borcuna af
 Yönetime girme yarışı Kardemir'i uçurdu!
 Dünya Bunları Konuşuyor
 Rusları 40 doları kıran petrol krizden kurtardı
 TMSF, Sivas Demir Çelik'e el koydu
 Enerjide dışa bağımlılığın faturası 10 milyar dolar
 Kriz yabancı bankalara yaradı
 PTT Bank, vatandaşa 'ilaç' gibi geldi
İLKER SARIER
Ruslar, bizi tanıyamamış
Rusya'da yayınlanan ünlü...
ALİ SAYDAM
Ben de seni seviyorum İlhan Ağabey
İlhan Selçuk,...
Altın gününe kar maskeli baskın
Lapseki'de ilginç bir soygun girişimi oldu. Bir evde yapılan "Altın...
Katilleri Tarık'ı uykuda yakaladı
İstanbul Hasköy'de karpuz tezgahının hemen yanındaki...
IMKB
E: 19,157 D:% 1.01
DOLAR
S: 1,429,000 D:% -0.49
EURO
S: 1,773,000 D:% -0.17
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.