Eski DEP'liler ve Dülger'e gönderme
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un aylık basın bilgilendirme toplantısında dile getirdiği, ancak açıklık kazandırmadığı iki konu vardı. Bunların başında "mahkumiyetlerini henüz tamamlamamış" eski DEP milletvekillerinin tahliyeleri sonrasındaki eylem ve söylemleri yer aldı. Org. Başbuğ, eski DEP milletvekillerinin, DEHAP Genel Başkanı ile birlikte Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri mitingde "bölücü terör örgütünün eylemlerini altı ay daha durdurması" önerisine dikkat çekti ve şöyle devam etti: "Bir anlamda bürokrasideki tereddütlerden yararlanmışlardır. Bu konulara ilişkin hukuki mevzuatın idare tarafından uygulanmasında bazı eksikliklerin olduğu düşünülmektedir..." Org. Başbuğ, sorular üzerine "bürokratik tereddüt" sözünü hangi anlamda söylediği konusunda bir açıklama getirmekten önce kaçındı. "Olayları yorumlarsanız değerlendirirsiniz" demekle yetindi. Soru birkaç kez tekrarlanınca da şu yanıtı verdi: "Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 31'inci maddesi incelenirse, bu tereddütten ne kast ettiğimizi anlarsınız..." Gazeteye dönünce ilk işimiz, Türk Ceza Kanunu'nun 31'inci maddesine bakmak oldu. TCK 31'inci madde, "Ceza mahkumiyetlerinin neticeleri ve tarzı icraları" başlığını taşıyor. Osmanlıca dili yıllardır değişmemiş olan madde ise aynen şöyle: "Beş seneden fazla ağır hapse mahkumiyet müebbeden ve üç seneden beş seneye kadar ağır hapse mahkumiyet hükmolunan cezaya müsavi bir müddetle, hidematı ammeden memnuiyeti müstelzimdir." Özetle, bir kişi beş yıldan fazla bir süreyle ceza almışsa, bu kişi ömür boyu medeni ehliyetlerini kullanmaktan kısıtlı olması gerekiyor. Eğer ki, üç yıl ile beş yıl arasında bir ceza almışsa, cezaevinden çıktıktan sonra aldığı ceza süresi kadar medeni haklarını kullanması yasaklanıyor. Hatta, mahkemelerin de bu kişilerin işlemlerini yürütebilmeleri için bir "vasi" tayin etme zorunluluğu da bulunuyor. Dolayısıyla, bugüne kadar eski DEP milletvekilleri hakkında böyle bir işleme gidilmiş değil. Bırakın medeni haklarından mahrum bırakılmayı, yerlerine işlem yapabilecek bir vasileri dahi bulunmuyor.
Yeni kanun da yasaklıyor Her ne kadar yeniden yargılanma süreci başlamış olsa bile eski DEP milletvekillerinin şu anki durumunu şu şekilde tanımlamak olası: "Mahkemesi henüz tamamlanmamış tutuklu iken tahliye edilmiş kişiler..." TBMM'de Adalet Komisyonu'nda görüşülmesi süren TCK'nın madde ile ilgili yeni şekline bakıldığında da aslında durum değişmiyor. Görüşülmesi devam eden TCK tasarısına göre de ceza alan kişilerin hükümlülük veya tutukluluk hali devam ederken esnaflık dahi yapmasına olanak tanınmıyor. Ancak bu kişiler, mahkumiyetleri bittiği anda tekrar medeni haklarına kavuşabiliyor. Eğer ki bu süre içinde hakkı kötüye kullanması söz konusu olursa, o durumda yeni yasa, medeni hakların mahkumiyetini aldığı cezanın yarısından bir katına kadar artırılmasını öngörüyor. Yeniden yargılanmalarının sonucu belli değilken eski DEP milletvekillerinin siyasi bir parti ile birlikte miting düzenlemesinin söz konusu dahi olmaması gerekiyor. Org. Başbuğ'un söylediği büyükelçiler ve devlet yöneticileri tarafından kabul gören eski DEP milletvekilleri hakkındaki "bürokratik tereddüt" de bu aşamada ortaya çıkıyor.
Dülger'e yanıt Org. Başbuğ'un basın bilgilendirme toplantısına katılan meslektaşlarımızın "kimi kast ediyor?" sorusuna neden olan bir bölüm daha vardı. Org. Başbuğ, Milli Savunma Bütçesi ile ilgili olarak son dönemde yapılan bazı yorumlara dikkat çekti. TSK'nın harcamalarının her aşamada denetim altında olduğunu belirterek şu sitemde bulundu: "Durum böyle iken 'Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde yasama, yürütme ve yargı bağlamında hiçbir organın denetimi ve yetkisi yoktur' benzeri sözlerin; mesnetsiz, talihsiz bir ifade olduğunu düşünmekteyiz..." Soruşturunca öğrendik ki, yukarıdaki sözler TBMM Dışişleri Komisyonu'nun AKP'li Başkanı Mehmet Dülger'e ait. Dülger bu sözleri de bir süre önce Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) bir toplantısındaki konuşmasında dile getirmiş. Bu da Genelkurmay'da kayıtlara girmiş.
|