|
|
|
|
|
|
Her şey onun kontrolündeydi
Toprak Sergen beni iskelede bekliyordu. Tekne ele geçirmiş korsan versiyonu vardı karşımda. 'Merhabalaşıp' tekneye atladık. Kaş'ta o kadar çok eğlendim ki, bir ara Toprak Sergen'i ve orada neden bulunduğumu bile unuttum. Neyse ki her şey Toprak'ın kontrolündeydi... Benden beklenen tek şey o anı yaşamamdı....
- Rahşancığım, arkadaşlar seni 'Üçağız' mevkiinde tekneye almak için bekliyor olacaklar. Bu arada seni dün bekliyorduk, neden gelmedin ve şu anda neredesin? - Toprakcığım. Şu an Kemer'deyim (Evet, Kemer'deyim, Kaş'a geçiyorum. Altımda 130 beygir gücünde bir YRV Turbo var. Üstelik otomobil Antalya'ya sevgili sponsorum Daihatsu ve aynı firmadan Kanat Bey'in çabalarıyla tırla gitti! Yani inanmıyorum sevgili günlük. Sevinçten ağlamak üzereyim!)
Yol gerçekten çok güzeldi. MP3 de çalabilen Sony CD çalarda yol boyunca Teoman'ın son CD'sini dinledim durdum. Çünkü Dünya Ralli Şampiyonası Türkiye Ayağı için son dört günü Antalya'da geçirmiştim. Ve sabahları 6'da kalkmak, toz toprak içinde etaplarda koşuşturmak ve iğrenç sıcakta serviste takılmak beni neredeyse ofiste olmaktan daha da yormuştu. Ancak bu şokun arkasından adeta 'kahramanımız kendisini bekleyen tehlikelerden habersiz yeni maceralara doğru ilerliyordu!'
BENİ İSKELEDE BEKLİYORDU Üçağız mevkiine geldiğimde beni Toprak Sergen'in işletmesini yaptığı 'AA Hotel'in şöforü bekliyordu. Benim arabam başka biri ile otele götürülecek, bense otelin aracıyla buluşma yerimize gidecektim. Otomobilimi teslim ettiğim insana 'Aman fazla hız yapma, bak sonra mutlaka kilitle' gibi anneanneleri andıran öğütler verirken ne kadar sıkıcı bir insan olduğumu fark ettim. Ardından beni bekleyen tekneye koştum. Beni iskelede bekliyordu. Yıllardır bildiğimiz Toprak Sergen'in tekne ele geçirmiş korsan versiyonu vardı karşımda. 'Merhabalaşıp' tekneye atladık ve Toprak'ın arkadaşlarının içinde buldum kendimi.
EĞLENCELİ BİR GRUBUN İÇİNDEYDİM Bir İstanbul Masalı'ndan tanıdığımız Ergun Üğlü (kötü kuzen), yine aynı diziden Emre Karayel (Arhanlar'ın holdingteki sağ kolu), Almula Uluer (Bkz: Kanal D'deki Bütün Çocuklarım dizisi), Banu Gökçül (Davranış bilimleri ve NLP uzmanı) ve Toprak'ın kız kardeşi vardı. Bir anda kendimi böyle eğlenceli bir kalabalık içinde ve üstelik bir teknede bulunca hemen onlara aklımın dibini gösterdim; çok eğlenen ve eğlendiren insan kılığına giriverdim... Sanki hep onlarla birlikteymişim de birşey almak için tekneden inmişim havası oluştu bir anda. Toprak ise dublaj sesiyle beni tatil havasına sokmakla meşguldü. O an hayatımda başıma çok az gelen bir şey oldu ve kendimi o ekibin önemli bir üyesi gibi hissettim. Ve gerçek bir müzik delisi olan Toprak, hazırladığı CD'likten seçtiği müzikleri çalarken nefis bir öğle yemeği hazırlanmıştı bile. Misket köftelerimiz tam bitmişti ki, kendimizi Kaş'ın muhteşem koylarından birinde bulduk. Hemen demirledik. Baktım Toprak, 'balık adam' kıyafetleri giyiyor, ben de palet ve gözlükleri geçirip atladım suya. Suyun rengini, su altında gördüklerimi anlatamam. Ama hiç korkmadım. Çünkü taş, Toprak ve küçük balıklar dışında canlı bir şey yoktu. Jaws da gelmedi.
ORADA NEDEN BULUNDUĞUMU UNUTTUM Hatta bir ara o kadar eğlendim ki; Toprak Sergen'i ve orada neden bulunduğumu bile unutup tam anlamıyla kendimden geçtim. Utanıp, "Toprakçığım, foto gak... guk..." diyebildim. Ama zaten her şey Toprak'ın kontrolünde idi. Benden tek beklenen Hotel AA'yı yaşamamdı. Bu eğlenceli grupla Kaş'ta birkaç kez gülme sınırını aştıktan sonra dönüşte, küçük bungalowdan odama geçtim. Minimal teknolojiye sahip oda gerçekten aradığım şeymiş. Dev resortlar ve beş yıldızlı otellerden çok sıkılmışım. Gece boyu tertemiz yatağımda başımı kaldırıp iri penceremde denizi ve üzerine düşen yakamozları izledim. Hayaller kurdum. Ben bir güün... Sonra sabah oldu. Renklerin değişimi, güneşin hareketleri çok güzeldi. Kahvaltıya indiğimde Toprak oradaydı. Hemen YRV'mize atlayıp Kaş'ın en yüksek bölgesi olan paraşüt düzlüğüne gittik. Aslında olmayan bir yoldan bu otomobille geçip manzarası ve rüzgarı feci bir yere geldik. 45 dakikalık yolculuğun ardından dijital fotoğraf makinemin kartını otelde unuttuğumu fark etmem, bende nezih bir kaynar su etkisi yarattıysa da, Toprak rahattı. Çünkü yanında makinesi duruyordu. Nefis fotoğraflar çektik. Önce ben onu çektim sonra o beni... Ama eve dönüş operasyonu kabus gibiydi. Neyse ki, Toprak çok enerjikti, bense otomobili iyi kullanıyordum. Ve ciddi bir sinerji ile (sinerji gördüm!) otele geri döndük... Hemen bilgisayarıma onun makinesindeki resimleri aktardım. Sonuç kabus gibiydi. Onun beni çektiği kareler duruyordu ama benim onu çektiklerim yoktu... Biz de ertesi gün bir daha çektik...
OTOMOBİLİN İÇİNE 5 YETİŞKİN SIĞDI Rahatlamak için otelin şık beach'inde denize girdik. Kano denedik ama 2 kez devrilip ben gülme krizini takiben boğulma riski geçirince, deniz bisikletinin daha güvenli olacağına karar verdik. Almıla (Uluer) da fotoğraflarımızı çekti. Ve dönüş yolculuğu başladı. Bu küçücük görünen otomobile 5 yetişkin sığdı ve tam iki saat yol yaptık. Yani Antalya'da başlayan toz toprak dolu seyahatim, Kaş'ta şık bir otelde gecelemenin ardından keyifle bitti. Artık cep telefonumda yeni numaralar ve çok güzel tatil fotoğraflarım var. Meraklısına Kaş'taki otel iletişim bilgileri; tel: (0242) 836 18 22- (0212) 265 83 98. İnternet adresi: www.hotelaa-kas.com
|
|
|
|
|
|
|
|
|