| |
Hala tam adını koyamadık mı?
Türkiye'de "netameli konular" vardır, özgürce tartıştığınız zaman damga yemekten kurtulamazsınız. "PKK" ve "Kürtler'in demokratik hakları" konusu da bu netameli konulardan biri. TRT'nin çeşitli dillerde yayın yapmaya başlaması özünde "olumlu" ve "önemli" bir adım. Fakat gördüğünüz gibi daha ilk günden, hır çıktı. Boşnaklar alındılar ve "Bize nasıl azınlık muamelesi yaparsınız?" diye sordular. Haksız sayılmazlar. Kendilerini yıllardır "1. sınıf Türk vatandaşı" olarak gören insanlar, böyle bir uygulamadan elbette rahatsız olacaklardır.
Faraziyeye dikkat! Mesela ben Türk vatandaşıyım. Bu halde, "arnavut" kökenden geliyor olmam neyi değiştirir? Bilfarz TRT'de arnavutça yayın yapılsa bundan ne memnuniyet duyarım ne de açıp dinlerim. Elbette şunu biliyorum. Bizim gibi vatandaşlarla, kendilerini "Türk hissetmeyen" Kürtler arasında çok fark var. Ama bir de, demokratik haklarla yetinecek milyonlarca Kürt var... İş burada da bitmiyor. "Türkleşmiş" Kürtler de var. "Evrenselleşmiş" Kürtler de var. Şakır şakır ingilizce, Fransızca konuşan, dünya ile bağlantılı, çağdaş Kürtler de var. Çok geri kalmış, dündayan bihaber, sadece normal bir yaşam bekleyen Kürtler de var. Bütün bunların ötesinde, bir de terör örgütü PKK var. Sadece savaştan beslenen ve savaşla varolmaya çalışan... Bütün Kürtler, PKK'nin "hükümranlığına" kalmış olsalardı, ne olurdu? Sadece kan gövdeyi götürür!..
Yanlış bir soru Medya'da bazı meslektaşlar, şu sıralar harıl harıl PKK'ya çağrı yapıyorlar. Diyorlar ki: "Bakın, TRT'de Kürtçe yayın bile başladı. AB yönünde olumlu demokratik adımlar atılıyor. Siz ise savaş baltalarını bilemekten söz ediyorsunuz. Bu yaptığınız en çok Kürtler'e zarar vermez mi?" Bu çok yanlış bir sorudur! PKK terör örgütü, ne zaman Kürtler'in gerçek çıkarlarını savundu? PKK, ne vakit Kürtler'e fayda sağladı? Nasıl bir fayda sağladı da, şimdi bu örgütten Kürtler'e zarar vermemesi isteniyor, veya umuluyor? PKK ile Kürtler'in demokratik talepleri arasında uçurum var. Evet, Kürtler'in sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamlarının sağlanması "evrensel bir insan hakları" meselesidir. Ama PKK da bir terör örgütüdür. 15 yıl boyunca, yabancı güçlerden yardım alarak; uyuşturucu işine bulaşarak; dağlara sürüklediği gençleri heder ederek; bağlantı kurabildiği köylerde korku yaratarak, binlerce insanı öldürmüş veya ölümüne yol açmıştır. Devlete kafa tutmuş, savaşı kaybetmiştir. Şimdi ise, baltayı bilediğini söyleyerek, varlığını sürdürmeyi planlıyor. Kuzay Irak'taki lider kadrosu, tam tarifi ile "savaş ağaları"dır. Dağlardaki "militanları" ise devlet ile savaş ağaları arasında kapana kısılmış olup tam bir korku ve yıkım içindedir. Yıllardır, teröre bulaşmayıp, prim vermeyen, normal yaşamlarına devam eden, özgürlük, ekmek, iş, refah ve insanca yaşam talep eden Kürtler ile terör örgütü PKK arasında "bağıntı kurmaktan" daha sersemce bir analiz olamaz. Yıllardır, pusu kurmaktan, adam kaçırmaktan, masum öldürmekten ve haraç toplamaktan başka şey yapmamış bir kanlı örgüt, bölgedeki masum insan yığınlarının siyasi temsilcisi olabilir mi? Elbette olamaz. PKK'ya yapılacak tek çağrı, "Teslim ol" çağrısıdır! Demokratik her türlü gelişme, bütün yurttaşları mutlu edecek, bir tek PKK'yı mutsuz kılacaktır. Aradaki fark işte budur...
|