|
|
|
|
|
Şişmanlık aileden geliyor
|
|
Kilolu annebabaların çocukları da genellikle şişman oluyor. Ancak bunu sadece genetik faktörlere bağlamak doğru değil. Yanlış beslenme ve hareketsizlik de şişmanlık riskini artırıyor
Şişmanlığın yanlış beslenme ve bedensel aktivite azlığına bağlı olduğu yaygın düşüncedir. Ancak diğer bir varsayım, vücutta yağ depolanmasının ve vücudun az enerji ile yetinmesinin genetik faktörlere bağlı olduğu hipotezidir. Hatta tavuklarda şişmanlamaya neden olan ve bazı insanlarda saptanan şişmanlatıcı bir virüs tartışılmaktadır. Gerçek olan şu ki, şişman ya da az kilolu olmak sadece günde alınan kaloriye bağlı değildir. Obez kimselerin 1/5'inde metabolizma işlevi özellikle ekonomiktir. Sadece az kalori harcanması değil, besinlerin yağa çevrilmesi ve enerji olarak depolanması artmıştır. Aslında bu özellik evrimin insana kıtlık dönemleriyle baş edebilmesi için öngördüğü bir genetik programlama olarak algılanabilir.
Kimi bireylerde ise alınan kalori etkin olarak yağ deposuna dönüşmez ve günde yaklaşık 400 kalori ısı oluşumu için boş yere kaybedilir. Bireyler arasında alınan besinlerin ısıya dönüşümü arasındaki fark genetik yapıdan kaynaklanmaktadır. Şişmanlıkta genetik faktörlerin rolü tartışılmaz. Hayvanlardaki araştırmalarda obeziteye neden olan genler saptanmıştır. Şişman anne babaların genelde çocukları da zamanla şişman olur. Tek yumurta ikizleri ayrı ortamlarda, değişik beslenme biçimlerine rağmen aynı kiloda olurlar. Ancak aile içinde şişman bireylerin fazla olmasını sadece genetik yatkınlığa bağlamak doğru olmaz. Ailenin yanlış beslenme, hareketsizlik gibi şişmanlığı kolaylaştıran yaşam biçiminin de rolü vardır. Obezitenin genetik kontrolü için şu andaki olanaklarımız doğru beslenme ve egzersiz yapmaktır.
DİYET KARMAŞASI Amerika'da yılda 8 milyon dolardan fazla para zayıflama ilaçları için harcanmakta. Şişman insanların oranı giderek çoğalıyor. Çoğu kimsede diyet neden başarılı olmuyor? Bir kimse kilo verme sırasında beslenme ve pişirme alışkanlıklarını değiştirmeyi öğrenmeden kalıcı bir başarı beklememelidir. Kısa sürede kilo vermeyi amaçlayan diyetlerin temel eksiği de budur. Şok diyetleri kalıcı başarıyı dikkate almaz ve esas olarak sıvı kaybına dayanır. Ayrıca bu diyetler tek yönlü ve çok yasaklı olduğundan, eski alışkanlıklara geri dönüş neredeyse kaçınılmaz olmaktadır. Çok az yemeye rağmen kilo veremiyorsanız, bunun nedeni genellikle yanlış diyet ve temel metabolizma prensiplerinin göz ardı edilmesidir.
Vücut kompozisyonunun kilo vermede rolü çok önemlidir. Kaslar yağ dokusuna göre istirahatte bile daha yüksek metabolizmaya sahiptir ve çok enerji yakar. Bundan dolayı hedef; kalori depolayan yağ dokusunu azaltmak ve yağları yakan kasları arttırmak olmalıdır. Çoğu kişinin aşırı kilolu olması sağlıksız beslenmelerine, kalorilerinin çoğunu yağ ve rafine karbonhidratlardan (şeker, beyaz un ürünleri) almalarına bağlıdır. Bu nedenle kilo vermedeki en iyi tutum yağdan fakir, rafine karbonhidrattan yoksun beslenme ve daha çok egzersizin kombinasyonudur. Beslenme ile bedensel aktivite alışkanlıklarının mantıklı değişimi ve sabır sayesinde şok diyetlerine göre, yüzde 100 daha fazla başarı sağlanır. Kısa sürede kilo verdiren, ancak verilen kiloda kalmayı sağlamayan diyetler zararlıdır ve suistimaldir.
Diyet mucitleri insanın zayıf tarafını bilmekte ve planlarını ümitlendirmeye dayandırmaktadırlar. İnsanların sınırlı bir zaman diyete uymaları, beslenme alışkanlıklarını temelli değiştirmelerine göre daha kolay olmaktadır. Kilolu olmakta kalıtımın rolü vardır ama güçlü değildir. Kalıtımla kilo değil, az kalori harcayan hücreler edinilir. Aslında yavaş metabolik hıza sahip olmanın ölçülü ve dengeli yemek koşulu ile avantajı da vardır. Az yenirse daha az serbest radikal oluşur ve aşırı serbest radikallerin hücrelerimize zararı önlenir. Ayrıca vücut motoru fazla çalışmadığı için yıpranma daha az olur. Demek ki, metabolizması yavaş olan kişi daha yavaş yaşlanır. Yavaş metabolizmanıza rağmen ideal kilonuzu koruyabiliyorsanız, daha uzun ömürlü olursunuz.
Özet olarak başarılı diyet 1- Kilo vermek istiyorsanız rafine tahıl ürünlerinden (beyaz un makarnası, beyaz ekmek, beyaz pirinç) uzak durun. Rafine tahıl ürünleri vitamin, mineral, bitkisel kimyasallar ve liflerini kaybetmiştir. Bu nedenle tatlılar gibi değerlendirilmelidir. Seyrek olarak tam buğday unundan yapılmış makarnayı bol salata, mantar, soğan ve domatesle birlikte az miktarda yiyebilirsiniz. 2- Şeker ve şekerli besinler kesinlikle yasak. Şeker gereksiniminiz kompleks karbonhidratlarla (meyve, kuru yemiş, sebze, baklagil) sağlanmalı. 3- Kilo vermek için zeytinyağı da dahil tüm yağlardan uzak kalmalısınız. Çünkü zeytinyağının kalorisi tereyağından da fazladır. Vücudun yağ gereksinimi yağ içeren bitkisel besinleri doğal biçimlerinde (tane zeytin, ceviz, fındık, fıstık, keten tohumu) ölçülü miktarlarda tüketerek karşılamak en sağlıklı yol. Eğer kilolu değilseniz yemek ve salatalara az miktarda zeytinyağı ekleyebilirsiniz. 4- Taze sebzeleri her gün sınırsız tüketebilirsiniz. Taze sebzeler kalori gereksiniminizin yüzde 40'ını karşılamalıdır. Bol tüketilmesi bakımından ikinci sırada meyveler ve üçüncü sırada baklagiller yer alır. Bunları tam tahıl ürünleri, kavrulmamış kuruyemişler ve doğal zeytin takip eder. 5- Balık, yağsız süt ürünleri, yumurtanın beyazı haftada bir ile iki kez yenebilir. Kilosu ve kolesterolü olanların bu besinleri yememeleri daha iyidir. 6- Balık dışındaki hayvansal etler, tam yumurta ve yağlı süt ürünleri nadiren yenmelidir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|