|
|
Soykırım davaları!
Yıllar önce Polonya'daki Auschwitz Kampı'nı ziyaretimizde de aynı şey olmuştu. Yine, kadınlı erkekli bir gazeteci grubuydu. Hitler Orduları'nın yahudilere uyguladığı işkence ya da soykırımı gösteren fotolara gözlerimizi dikip dakikalarca ayrılamamıştık bulunduğumuz yerden; Bir iç yolculuk yapar gibi, fotoğraflarla belgelenen "acılı yıllar"ın içinden geçer gibi ve sanki fotoğraftaki çocuğun, kadın ya da erkeğin, arkadaşı, akrabası, dostu, ahbabı, abisi, ablası gibi! Böyle durumlarda birkaç damla gözyaşına engel olamıyorsunuz, insan harap oluyor. Ancak, Beyrut'ta, Sabra Şatilla Filistin Mülteci Kampı'nı turlarken yaşadığımız sarsıntı bu kez iki türlü oldu. Kayıtlara "Ariel Şaron'un marifeti" diye geçen, hatta, Şaron'un, hem "kasap ünvanı" almasına hem de "soykırım davası"ndan yargılanmasına yol açan malum katliamı anlatan fotolar, yani İs- rail Orduları'nın neden olduğu "cinnet fotoğrafları" ardı ardına önümüzden geçerken, biz fotolarla karşı karşıya gelirken. Önce bir yumruk yiyor, sonra "devam edermiş gibi görünen hayatı" gözlemlerken, yani, kampın şimdiki sakinlerinin dramına tanık olurken bu kez nakavt oluveriyorduk.. (Sabra -Şatilla, yoksulluğun ve işsizliğin kol gezdiği, çocukların gelecek kaygılarıyla büyüdüğü, hayatın hayat olmaktan çıktığı, daracık sokaklarda gencecik bedenlerin duvara tosladığı bir kamp. 16 bin Filistinli mültecinin, bir kilometrekarelik alanda, dar mekanlarda salkım saçak, öbek öbek, sıkışarak yaşamaya çalıştığı bir toplu alan!)
*** Hayata bakın! Kırk yıl önce, kırk yıl sonra. Polonya'da 1942'lerde çekilmişti o "soykırım" fotoları... Hitler, "soykırım davası"ndan yargılanmak yerine intiharı tercih etti. Lübnan'da, Sabra Şatilla Kampı'nda karşımıza çıkan fotolar da 1982'de çekildi.. Ariel Şaron hakkında da, "soykırım davası" açıldı, sürdü, düştü ve tozlu rafların arasında kaybolup gitti!.. "Soykırım" sırasında, Savunma Bakanı'ydı Şaron. Sonra Başbakan oldu! Şimdi, hemen hemen her gün "ölüm haberleri"nin geldiği, "insanlık suçları"na ve yöntemlerine yenilerinin eklendiği, şiddetin, kinin, nefretin hiç eksik olmadığı bir bölgeyi yönetiyor Şaron! Başbakan olduğundan bu yana bölgedeki kanın- şiddetin, hatta kimi uzmanlara göre "soykırım"ın dozu arttıkça artıyor! Fotoğraflara her an, her saat, bir yenisi ekleniyor; Evleri tarumar edilen Filistinliler, kör kurşuna hedef olan çocuklar, keskin nişancıların kurbanı olan erkekler, kadınlar, infazlar ve dozerlerle yerle bir edilen evlerinden, bir tek yorganını kurtarabilen kadınlar! (Önceki günkü bültenlerde -yorganını kurtaran gözü yaşlı kadının görüntülerini, acaba tarih kaydedecek mi? Açılmışken! Başrolünde Hitler olan(!) 40'lı yılların soykırımına dair, muhteşem filmler-belgeseller izledik durduk, özellikle, içtenlikli, samimi ve gerçek olanları kabülümüzdür.. Fakat, başrolde Şaron(!) olan, "soykırım" filmleri neden çekilmez acaba!!? Çekilse ve '40'lı yılların acıları'nı çekenlerin torunlarına bi gösterilse! Kim bilir hayat ve dengeler değişmez mi!!! Sinema bazen büyük dersler vermez mi? Ama sinema demek Amerika demek(!) Öyle bir Amerika ki.. Tecavüz suçundan yıllardır Amerika'ya giremeyen yönetmen Roman Polanski, yahudilere uygulanan soykırımı anlattığı Piyanist fil- mini çekmesinin ardından çiçeklerle-ödüllerle girdi ABD'ye! İyi ki de girdi ve muhteşem bir filmdi Piyanist.. Ama ahhh, o çifte standartlı dünyamız ah.) Neyse... Sabra- Şatilla Kampı'nın "filmlere konu olacak" çeyrek asırlık serüveni, birkaç satırda anlatmakla bitmez.. Bir zamanlar Arafat posterlerinin, şimdiyse Hamas liderlerinin "cihat çağrıları ve fotolarıyla" kazınan duvarların önünde, labirent misali daracık sokaklarda, izbe odalarda öylesine büyük dramlar ve kayıp yıllar yaşanıyor ki... Ve çocuklar ki artık kaybedecek hiçbirşeyi olmayan geleceğe uzanıyor ki bir bir! Ölümle daha do- ğarken tanışan çocuklar, "ergen" yaşlarda ölümün ortasına öyle bir düşüyor ki... Bir de gül yüzlü bebeler var ki... Az biraz alt sütunda.. İsrail'in "kelle"rine büyük ödüller koyduğu Nasrullah, Fadallah, Canpolat'larla "gizem dolu" mekanlarında yapılmış röpörtajlar ve Beyrut'un öteki-cennet yüzüyse pek yakında!..
|