Ekmek parası, baba parası... İki pencere
İnsan üstüne, hele hele ölüm varsa, hayat üstüne yazmak zordur. İçiniz ne kadar acısa da, bir yazıyla sizin şöyle bir geçtiğiniz yolda, kalıcı yaralar, derin acılar, farklı pencereler vardır. Hız yapan gençlerin "ölümüne sebebiyet verdiği" taksici Özçelik'in ardındandı dünkü yazı. Sürücü genci doğrudan yargılamadan, yanındaki arkadaşının söylediği belirtilen "Terörist değiliz, sadece adam öldürdük"ten çıkarak, "bir tür gençliğin genel eleştirisi"ne uzanan yazıydı. Birçok okur mesajı geldi. Kimi olaya, kimi yazıya duyarlı. Ama iki mesaj, "ölümün iki penceresi"ne ait, onların hemen yakınındandı.
*** "Yazınızda seçtiğiniz konu için teşekkür ederim. İnsanların dolup taştığı bir yerde bir kaza sonucu biri ölmüş. Düşüncelerinizi paylaşmanızı saygıyla karşılıyorum. Ama sizin gibi bir gazetecinin önce işin aslını araştırmasını beklerdim. Ölen taksici için hiçbir şey diyemeyeceğim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Fırtına da (otomobili kullanan) Okan da (yanındaki) benim 3 yıllık arkadaşım. Paylaşmadığımız şey yoktur. Fırtına'nın hatalı olduğu aşikar. Arkada- şım diye yalan konuşacak değilim. Hatalıydı. Çeker cezasını, ne kadar verirse hakim. Ama insanları bu ruhsuzdur, bu katildir, bu içip içip adam ezmektedir diye yargılamanın kimseye fayda getireceğini sanmıyorum. Fırtına'nın yorumu: 'Bana ne kadar verirlerse versinler abi. Bir adamın ölümüne sebep verdim. Allah belamı versin.' Fırtına için yazdıklarınızı saygıyla karşıladım. Tanımıyorsunuz ve hakkında yazmadınız. Ama Okan'ın söylediği iddia edilen şeylerin doğruluğunu sorgulamadan bu kadar kullanmanızı yadırgadım. Söylemediği söz yüzünden çocuğu asıyorsunuz. Onları söylediği iddia edilen saatte taksicinin öldüğünü bile bilmiyordu. Aşağıda Okan'ın bize attığı mailin bir kısmı var: 'Kardeşler, abiler, gayet iyiyim. Hasarlıyım ama o kazaya göre konu- şuyorum. Sadece moralim çok bozuk. Adamın ailesine mi üzüleyim, Fırtına'ya mı üzüleyim derken, kendime üzülmeye fırsat olmadı. ... çocuğu basının yazdıklarından sadece alkollü ve hızlı olduğumuz doğru, gerisi külliyen yalan. Allah belalarını versin, bizi kamuoyunun önüne çok fena attılar... (Bedduaları aktarmıyorum.) Adamın öldüğünü bana akşamüstü taburcu olurken söylediler. Adamın öldüğünden haberim yok o anda. Bayılmışım. Ambulansta ayıldım. Her tarafım dağılmışken foto çeken muhabirlere, sinirle sedyeden doğrulup 'Ne çekiyorsunuz lan. Terörist miyiz biz. Kavga mı ettik. Trafik kazası bu. Çekmeyin. ...ke rim.' dedim. Ne bi gram eksiği ne fazlası.' Keşke yazmadan biraz daha araştırsaydınız. İnsanları yargılamadan kamu önüne atan kan emici basından biraz farkınız olurdu. Ahmet Sayın, İTÜ."
*** "Ben 'altı üstü taksici'nin yeğeniyim. Acımızı tahmin edemezsiniz. Abim çok sessiz yaşadı ama ölümü ses getirdi. İnşallah medya olarak siz bunun arkasını bırakmazsınız. O kimsenin hayatını gasp etmedi, kimseyi incitmedi. Asla hız tutkunu olmadı. Tek eğlencesi çocukları ile vakit geçirmekti. Yazık ki Fırtına kötü esti. 'Altı üstü taksici'yle koca bir aileyi yok etti. Abim namusuyla çalışan, ekmeğinin peşinden koşan biriydi. Herkes pazar sabahı uyurken çocuklarının rızkının peşindeydi. Bunu size neden yazdığımı bilmiyorum. Onların yanında para denilen tapılan bir nesne varken, bizim yanımızda sizin gibi duyarlı gazeteciler var. Gazetenizi ve sizi sürekli okuyacağım. Duyarlı olacağınıza inanıyorum. Naçizane isteğim, olayı gündemden düşürmemeniz, insan hayatının bu kadar ucuz olamayacağını göstermeniz. Ayşenur Yılmaz." "Üçüncü pencere" olmak kolay ve o kadar da zor!
|