Orta Doğu'da problem çözücü olmak
Hükümet, dün açıkladığı İsrail-Filistin politikasının temelini iki aydır oluşturulmaya çalışılıyordu. Filistin'in yeniden imarı için ayrılan fonun devreye sokulması, hazırlanan Yol Haritası'nın da devreye girmesi için uluslararası arenanın harekete geçirilmesi de bu politikanın öncelikleri arasında yer alıyordu. İlk olarak İsrail-Filistin çatışması konusunda bir süredir sessizliğini koruyan, İslam Konferansı Örgütü'nü yeniden harekete geçirmek için adım atıldı. Bu çerçevede İKÖ Troy- kası harekete geçirildi. (Geçmiş, bugün ve gelecekteki başkanlığını üstlenen ülkeler) İsrail-Filistin çatışmasını durdurmak için Yol Haritasını hazırlayan BM, ABD, AB ve Rusya'nın harekete geçmesi istendi. Gül, İKÖ Troykasının diğer temsilcileriyle birlikte Rusya'yı ziyaret edip görevdaşı Rusya Dışişleri Bakanı ile buluşurken, Devlet Bakanı Beşir Atalay da benzer şekilde AB Dönem Başkanı İrlanda'ya gitti. Sonuçta, hem AB'den, hem de Rusya'dan benzer bir yaklaşım geldi. İsrail'in son dönemde sivil halka yönelik saldırılarına son vermesi için gerekli uyarı mekanizmalarının devreye sokulması görüşünde birleşildi. Önümüzdeki günlerde de İKÖ Troykası ABD'ye giderek hem Washington yönetimi, hem de BM nezdinde çabalarını sürdürecek. İkinci alev dalgası Ankara'da hükümetin İsrail-Filistin çatışmalarının durdurulmasına yönelik atağının başka nedenleri de bulunuyor. Ankara, öncelikle Irak'ta yaşanan gelişmelerin daha tehlikeli bir boyuta doğru tırmanabileceği endişesini taşıyor. Buna bir de İsrail'in, Filistin'e yönelik saldırılarını daha geniş bir kapsama yayma kuşkusu eklenmiş bulunuyor. Ankara'da hükümeti bu kaygıya götüren neden ise son dönemde Orta Doğu'dan gelen ülke liderleriyle yapılan görüşmeler. Son olarak resmi ziyarette bulunan Lübnan Başbakanı Hariri'nin de benzer bir kaygıyı dile getirmiş olması da bunlar arasında yer alıyor. Yani İsrail'in, saldırılarının kapsamını genişletip, Lübnan ve Suriye'ye de saldırıda bulunma ihtimali... Türkiye'nin, Irak'tan sonra Orta Doğu'dan gelebilecek yeni bir alev dalgası ile yüz yüze kalmaması için bugünden tedbir alması gerektiği vurgulanıyor. Son iki aydır sivillere karşı Filistin tarafından herhangi bir intihar eylemi olmamasına rağmen, İsrail'in Filistin'deki sivillere karşı saldırısının bir an önce durdurulması gerektiği üzerinde duruluyor. İsrail'in saldırıları karşısında frene basan bir tavır sergileyen ABD'nin Quartet'in bir parçası olarak Yol Haritasının uygulanması konusunda harekete geçmesi bekleniyor. İsrail'in Refah Mülteci Kampına düzenlediği son kanlı saldırının ardından BM'nin kınama kararını ABD'nin "ilk kez veto etmemesi" ve çekimser oy kullanmasına dikkat çekiliyor. Bunun da Türkiye'nin Filistin'e yönelik hamlelerini daha rahat atmasını sağladığı kayda geçiriliyor. Ankara bunları yaparken, İsrail ile de ilişkileri koparma gibi bir düşünceyi taşımıyor. Türkiye-İsrail ilişkilerinin rasyonel bir şekilde yürütme kararlılığını koruyor.
Demirel: Demir çok kızgın Hükümet, bu konuda bir yol kat edebilir mi? İsrail-Filistin çatışmasının önlenmesi için kurulan Mitchel Komisyonu üyesi 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e yönelttik. Demirel, barışın kısa süre içinde tesis edile bileceğine inanmıyor. 9'uncu Cumhurbaşkanı, "Kanlı dramın içinden nasıl çıkılacağı, sorunun nasıl çözüleceğini bilen yok" diye söze girdi. Sorunun temelinde "nefret ve inançsızlığın yattığını" vurguladı ve ekledi: "Kanlı dram, dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Ancak hadise de hedefini yitirmiş görünüyor. Barış yönündeki tedbirler, atılacak anlamlar bir sonuç getirmez. Çünkü hadise, kızgın bir demir gibi. İki tarafın da arasında köklü bir husumet var. Onun için hem kendi şartlarında, hem de dünyanın çözüm önerilerinde bir fayda getirmiyor." Hükümetin dün açıkladığı çözüm önerilerinin barışa bir katkı sağlayıp sağlamayacağı konusunda ise Demirel'in görüşü şöyle: "Hadiseye yardımcı olmaz, sadece Türkiye'nin tavrını, duruşunu gösterir." Demirel'in de söylediği gibi hükümet, hiçbir şey yapmadan bölgede bir izleyici olarak kalmak istemiyor. Alanda varlığını hissettirmek ve "bekle gör" politikası uygulayan tarafta yer almamak için harekete geçiyor. Bir yandan Filistin'e ekonomik ve siyasi destek verirken, diğer yandan İsrail karşıtlığı içinde olma gibi bir hedef de gütmeyi düşünmüyor.
|