| |
|
|
Eli maşalı filozof
Hem 'bir an önce bitireyim', hem de 'ah keşke hiç bitmese' diyerek okuduğunuz bir kitap mu? Benim birkaç tane oldu. Bunlardan birini geçen gün okudum: Wittgenstein'ın Maşası (YKY). Alt başlığı ise şöyle: "İki Büyük Filozof Arasındaki On Dakikalık Tartışmanın Hikâyesi." Ludwig Wittgenstein kim? 20'nci yüzyılın en önemli filozofu. Tarihte birbirine neredeyse taban tabana zıt iki felsefi yaklaşımı aynı hayata sığdırmış nadir düşünürlerden biri. (Başkası var mı; hatırlayamadım.) Ya karşısındaki? Onun adı Karl Popper! Hani 'Açık Toplum ve Düşmanları' adlı eseri bir ara Türk entelektüel çevrelerinde de sık sık anılan... "Doğru teori yoktur... Şimdilik geçerli olan ama günün birinde yanlışlanacak olan teori vardır" diyerek bilim felsefesinde çığır açan adam. Viyana kökenli bu iki filozof 25 Ekim 1946 günü ünlü İngiliz üniversitesi Cambridge'in H3 adı verilen odasında karşılaşır. Popper 'Ahlak Bilimi Kulübü'nün davetlisi olarak bir konuşma yapmaya gelmiştir. Dinleyiciler arasında Wittgenstein'dan başka büyük filozof ve matematikçi Bertrand Russel da vardır. İzleyiciler uzun ve yoğun bir fikir savaşı beklerken... Bütün olay 10 dakikaya sığar. Peki o 10 dakikada ne olmuştur? Daha da önemlisi: Niye olmuştur? İkisi de BBC'de çalışan gazeteciler... Felsefe eğitimi alan belgeselci David Edmonds ile hukuk okuyan sunucu, metin yazarı, röportajcı John Eidinow, işte o dakikaların izini sürüyor. Nerelere uzanmıyorlar ki: Hitler'in iktidara gelişi... Viyana'daki Yahudi cemaati... Wittgenstein'ın eşcinselliği... Kocasına her türlü dünya nimetini yasaklayan bayan Popper... Akademik dedikodular... Küçük yalanlar, büyük dramlar... Ve siyah beyaz fotoğraflar... "Bize ne bunlardan" diyeceksiniz. Bence kitap Türk okuruna da hitap ediyor: 1) Felsefenin hiç de bulutların üstünde olmadığını... 'Bu dünya'da yapıldığını, insanlığın çeşitli sorunlarını ele aldığını gösteriyor. 2) Hani hep diyoruz ya: 'Hiçbir şey göründüğü kadar değildir.' Her olay, her insan, her nesne bin bir bağlantının sonucu olarak ortaya çıkar. Yazarlar o 10 dakikanın anlamını 270 sayfada anlatmışlar. 3) İki becerikli gazeteci, gayet karmaşık fikirlerin, 'entellik yapmadan', sade, anlaşılır bir dille, tıkır tıkır aktarılabileceğini gösteriyor.
|