| |
|
|
'Ashura' yiyenler
Geçen gün, reklamı görür görmez yazacaktım. Ancak 'yanlış anlaşılır' diye bekledim. Mesele şu... İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında bir oyun vardı. Adı: 'Ashura'. Oyunun gazetelerde çıkan reklamında aynen şöyle yazılmıştı: "Hicri takvime göre her yıl muharrem ayının onuncu günü 'ötekiler' için yapılan bir taziye olarak tanımladığı 'Ashura'yı tasarlayan ve yöneten Mustafa Avkıran, kendi öyküsünden yola çırarak Anadolu'nun yüzlerce yıllık sürgün tarihini farklı bir dille izleyiciye aktarıyor." Pardon anlayamadım; Mustafa Avkıran neyi tanımlıyormuş? 'Ashura'yı! Nasıl yani? Yahu bu 'Ashura' dediğiniz bizim bildiğimiz 'Aşure' değil mi? Madem konumuz sanat, gelin İskender Pala'nın hazırladığı 'Ansiklopedik Divan Edebiyatı Şiiri Sözlüğü'ndeki 'aşure' maddesini okuyalım: "Peygamberimizin torunu İmam Hüseyin'in Hicri 61 yılının 10 Muharrem günü Kerbela'da şahit edilmesi anısına pişirilen buğday tatlısıdır. Ehl-i Beyt'i sevenler muharrem ayınının ilk on gününde bu olayı hatırlarlar, mersiyeler okurlar, ağlarlar, süslenmezler ve yas tutarlar. Onuncu günde de aşure pişirererek yastan çıkarlar. Aşure, 'aşer' yani on (10)' kelimesinden gelmektedir. Halk arasında aşure tatlısının içinde 10 çeşit hububat ve erzak olması adeti buradan kaynaklanır." Sanatçı elbette geleneği, tarihi, inançları kendi açısından yorumlayabilir. Ancak reklamını, duyurusunu böyle mi yapacağız? Bize ait bir şeyi, İngilizce üzerinden mi anlayacağız? 'Ramazan'a, 'Ramadan'mı diyeceğiz? 'Namaz'ı karşılayan direkt bir kelime olmadığı için onu olduğu gibi bırakacak mıyız? Peki ya 'Fast'ın 'Oruç' anlamına geldiğini biliyor musunuz? Yanlışlıkla onu da 'Hızlı' diye çevirenler çıkar mı dersiniz? Valla çıkar!
|