| |
Kardelen
Şeref Yüzbaşı, intihar etmeye çalışırken yakın dostu Ahmet Fetgeri girdi içeri. Şeref'in elindeki silahı kaptı. Koltukaltından tutup Şeref'i aşağıya indirdi. Sade kahve ile birer sigara içtiler. "Herşey bitti" dedi Şeref. "Daha değil" dedi Fetgeri. "Dün akşam Mustafa Kemal ve arkadaşları İstanbul'u terkedip Anadolu'da mücadeleyi başlatmak için gemiyle Samsun'a doğru yola çıktılar" Gözleri parladı Şeref'in. Bir kuş olup o gemiye yetişmeyi geçirdi aklından. "Nasıl giderim ben de?" dedi. "Çok zor. Salmazlar seni İstanbul'dan." dedi Fetgeri. Çaresizlik hissederken bir anda "Kardelen" geldi Şeref'in aklına... Fetgeri'ye Kardelen'i anlattı. Artık Şeref'i durdurmanın imkanı yoktu. Yukarı çıktı, üç beş parça eşyasını bez asker torbasına sıkıştırdı. İki dost sarıldılar. "Ha, unutmadan bu torbayı da al, lazım olur belki" dedi Fetgeri. "Nedir bu?" diye sordu Şeref. "Denize açılıncaya kadar sakın açma" cevabını aldı. Kardelen denize inmiş, yelken açmaya hazırlanırken bir sesle irkildi denizci: Tayfa lazım mı? Buyur ağam, dedi denizci. Kardelen, Anadolu Feneri'ni geçip Karadeniz'e yol alırken, Şeref erguvanlara son kez baktı. Yaralı elini Karadeniz'in az tuzlu temiz sularında yıkadı. Temiz bir bez parçası aradı sarmak için. Fetgeri'nin verdiği torbanın düğümünü açtı. İçinde beyaz bir beze sarılı yuvarlak bir şey vardı. Bu bez olur diye açtı bezi ve Kardelen'in içine bir futbol topu yuvarlandı. Gözlerine inanamadı. Bu top mahalli ligde gol yemeden şampiyon oldukları ve hatıradır diyerek sakladıkları "Ertolhd" marka, içten lastikli pahalı futbol topuydu. "Ah be! Fetgeri" dedi içinden ve güldü. Birinci gece, Ağva limanında demirlediler. Lakerdanın satılmamış kısmıyla, mısır ekmeği, erik rakısıyla akşam yemekleriydi. Ertesi gün Kardelen, Pazarbaşı burnunu almış, Karasu'ya doğru yelkenleri doluyordu. Dördüncü gün, Amasra limanı çıkışı denizci hayıflandı. "Hava patlayacak ağam" dedi. Teknedeki topun bir o yana, bir bu yana gidişini seyreden Şeref, başını kaldırdı. Deniz tarafı tamamen kararmıştı. Bir süre sonra yağmur eşliğinde öyle bir fırtına başladı ki, Şeref'in midesi allak bullak oldu. "Yelken ipinden uzak dur ağam, ayağına dolanmasın" dedi genç denizci. Bir büyük dalga geçti üzerlerinden. Sonra bir daha, bir daha. Şeref yelken ipini tutmaya çalışsa da bir süre sonra direk kopup, denize düştü. Denizcinin çığlığı bardaktan boşalırcasına yağan yağmura karıştı: "Ağam ipi sal!" Şeref duyamadı, tekne boyunun beş katı bir dalga sancak tarafından tekneyi alabora etti. Dalga çukurunun dibindeki tekne denizin altında kaldı. Denizci büyük bir çeviklikle kendini yukarı itip sudan çıktı.Yüzbaşı Şeref su çekmiş asker üniformasının ağırlığı ve çizmesine dolanan yelken ipiyle tekneye bağlı, karanlık dibe doğru hızla batıyordu. Yarım dakika dibe hızlı gidip, ayağından çözülen iple durdu. Artık tekneden kurtulmuştu ama üzerindeki ağırlık yüzeye çıkmasına mani oluyordu. Bulanık denizde gözleri açık çırpınırken, yanından geçen beyaz birşey gördü. Bu, yukarı doğru hızla çıkan futbol topuydu. BJK 'nın gol yemez kalecisi "Panter" Şeref topa doğru uzandı, uzandı... Kerempe Burnu'nda baygın yatan genç denizci ve yanında Ertolhd marka futbol topu dalgalarla birlikte salınıyordu. Genç denizci yüzünü paramparça eden kayalıkların üzerine çıkıp bağırdı: "Ağam! Ağam!" Yüzbaşı Şeref hayatının golünü Karadeniz'in soğuk sularında yemişti.Topa yetişememiş ve karanlık sular onu dibe doğru sürüklemişti. Mustafa Kemal'in ardından Kurtuluş mücadelesinde yer almak için Anadolu'ya geçen Yüzbaşı Şeref 'ten tam 17 yıl sonra 19 Mayıs 1936'da Şeref'in takımı BJK, 19 Mayıs'ta kutladığı spor gününün her yıl "Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" olarak milletçe kutlanması için önerisini Atatürk'e sundu ve kabul edildi. Öneriyi BJK adına veren Ahmet Fetgeri Bey'di. Ahmet Fetgeri'ye 1924 yılında bir hanım gelir ve bir torba bırakır. Ahmet bey kadının getirdiği torbadan çıkan topa bakar ve kadına sorar: Nedir bu bacım? İstiklal savaşında şehit düşen kocamın vasiyetiydi, size vermemi istedi. Ahmet bey sorar: Adın ne bacım? Kadın cevap verir: Kardelen...
|