Zamane yiğitliğinin onda dokuzu içeride kükremek
Türkiye'de üçaşağı beş yukarı herkesçe benimsenen 'görünür' gündemin orta yerinde 'yarı gizli' bir gündem daha var. Buna 'yarı gizli' dememin sebebi, 'görünür gündem'le bağlantılı oluşudur. Öyle ki, görünür gündem bazen yarı gizli gündemin maskesi gibi durur, bazen de sadece gölge oluşturabilecek kadar onu soluklaştırabilir. Hemen kaydedeyim ki, burada ille de 'komplo'dan söz etmemiz gerekmiyor. Kimsenin komplosu olmadığı halde, türlü tesadüflerin katkısı ile komplo gibi görünen gelişmeler vardır. Ayrıca, yine komplo ile ilgisi yokken, belli bir aşamadan sonra fırsatı değerlendirip devreye giren 'servis parmakları' sayesinde şu veya bu yönde bir 'tezgâh' değeri kazanan gelişmeler de çoktur. Son zamanlarda yarı gizli gündemleri kurcalayan ve onları belki de olabileceklerinden daha komplocu bir dinamiğe kavuşturan etkenlerden biri de, önceki gün Akşam'dan Güler Kömürcü'nün dikkat çektiği üzere birdenbire mantar gibi bitiveren ve çoğalan 'Stratejik Araştırma' iddialı örgütlerdir.. Gerçi bunların bazılarını Kömürcü 'tenzih' ediyor ama ben hiçbiri hakkında mutlak bir güven içinde değilim. Sebebi de çok basit: Bu ülkenin en zeki çocuklarının eğitim gördüğü kurumlarda etkinliği mutlak olan, ayrıca yetişmiş parlak beyinleri 'Yeniliberalizm', 'Yenidünya Düzeni', 'Büyük Ortadoğu Projesi' gibi 'küresel ülküler' doğrultusunda şartlandıran ve hatta devşiren dış lobiler ve 'küresel dernek' örgütlenmeleri.. Açıkçası bugün, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nden ağır bir kehanet tokmağı gibi beynimize inen 'içeriden fethedilmişlik' halini yaşadığımızdan şüphem yok. Bu devletin artık mesela CIA için mahrem yanı yoktur, dolayısıyla bağımsızlığı kağıt üzerinde bile anlamlı değildir! Gazetecisinden askerine, siyasetçisinden istihbaratçısına kadar bütün mesleklerin göbek taşları üzerinde yabancı gizli servislerin cirit attığını, gözümle görmeme gerek kalmadan kavrayabiliyorum. Onun için de yarı gizli gündemlerden her türlü fitne odağının, becerebildiği oranda beslendiğine inanıyorum. 28 Şubat'tan bu yana da bütün yarı gizli gündemlerin Türkiye için yol açtığı en büyük sorun olarak da Ordu'nun yıpratılmasını görüyorum. Sözünü ettiğim süreçte, yetmiş iki düşman ile elbirliği ederek, ayrıca içeriden pek çok askerin bilinçli veya bilinçsiz katkısını da alarak, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratabileceğimiz kadar yıprattık. Ordu'yu önce, din gibi hassas bir konudan ötürü halkın gözünde 'sorgulanır' ve 'kuşkulanılır' bir kurum haline indirdik. Arkasından Atatürk ilkeleri vesilesiyle ikide bir zavallı siyasilere meydan okuyan üst düzey komutanları yüzünden, Ordu'yu zamane yeniçerisi gibi görmek ve göstermek isteyenlerin işi çok kolaylaştı! Oysa bu coğrafyayı vatan halinde koruyabilmenin teminatı ne AB üyeliğidir, ne NAFTA üyeliğidir, ne Avrasya'dan herhangi bir veya birden fazla ülke ile işbirliğidir! Bu coğrafyada bir tek güç kaynağı vardır; o da 'milletin inandığı ciddi bir ordu, ordunun inandığı ciddi bir millet'tir! Türkiye'nin bu ana kuvvetini zayıflatmak için uzak yakın bütün küresel ve bölgesel iddialı güçlerin çabaları, bizim ahmaklığımız sayesinde verimli oluyor. Öyle bir aşamaya geldik ki, Orduyu 'siyasetin dışında' tutmak isteyenler, onu teslim almak isteyen dış odaklarla bilinçli veya bilinçsiz bir işbirliği içinde! Buna karşılık, Kuzey Irak'tan Kıbrıs'a her alanda pek demokrat bir tavır alan Ordu'nun sadece laiklik söz konusu olunca kükremesi de, aynı şekilde kurumu teslim almak isteyen küresel oyuncuya hizmet ediyor! Türkiye'nin 'mikrobik ırkçı' lobilerinin derin çeteler halinde orduda, istihbarat kurum ve birimlerinde yürüttüğü iç dalaşma da küresel oyuncunun ekmeğine yağ süren başka bir etkendir. Son zamanlarda alevlenen Sabetaycılık, Çerkescilik, Alevicilik türü tartışmaları besleyen dinamiklerden biri de bu dalaşmalardır! Hasılı; 28 Şubat'tan beri en derin oyun Ordu'daki bağımsızlıkçı ruhu yok etme oyunudur; Türkiye'de rejim tartışmalarının karşıt kutupları dahil pek çok tarafı bu oyunun bilinçli veya bilinçsiz kuklalarıdır! Görünür gündem, yarı gizli gündemin doğal bir maskesi, yarı gizli gündem ise 'orduyu küresel dalavereye teslim etme' oyununun yapay perdesidir. Siz kendinizi istediğiniz kadar YÖK tartışmasında zannedin! Aslında bütün zıtlığınıza rağmen aynı efendilere, küresel çetelere hizmet ediyorsunuz. Siz birbirinize düşmanlık etmeye mahkum olacak kadar zavallısınız; çünkü dış düşmanlarınıza müttefiklerinize yan gözle bakmanıza yetecek cesaretiniz yok!
|