Hasan Güleşçi, Sabancı Holding CEO'luğundan ayrıldıktan sonra şirketlerin kurumsal yapıya kavuşması için çalışıyor. Güleşçi, "Yardım isteyen pek çok firma, onları Sabancı yapacağımı sanıyor" diyor.
Tam 40 yıl hizmet verdiği Sabancı Grubu'ndan 4 yıl önce ayrılan Hasan Güleşçi, şimdi şirket doktorluğu yapıyor. Genç kuşak, yönetim kurulu ve CEO arasında köprü olan Güleşçi, Maya Grubu ve Vakko ile sürekli, Genpa, Pressan ve Jassmin Turizm Grubu ile de proje bazlı çalışmalar yapmış. Güleşçi, geçtiğimiz günlerde yeniden Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyeliği'ne getirildi. Aslında biz bu röportaj için Güleşçi ile yeni görevinden önce sözleşmiştik. O nedenle ağırlıklı olarak Türk şirketlerinin sorunlarından konuştuk. Sonunda da tabii 'yuvam' dediği Sabancı Holding'i...
* 40 yıl çalıştıktan sonra Sabancı'dan ayrılmak zor oldu mu? Hem de nasıl... O kadar benimsiyorsunuz ki, kendinizin sanıyorsunuz. Ayrıldıktan ancak 6 ay sonra grubun benim olmadığını içime sindirebildim. Evet çok çalıştım. Sakıp Bey daha zengin olsun diye yapmadım ki, başarının zevkini tattım. Bazen müzakereciler şaşardı. 'Niye bu kadar uğraşıyorsun, senin mi şirketler' diye. Belki grup daha azıyla yetinirdi ama bana göre işin ilkesi tamam değildi.
* Şimdi nasıl çalışıyorsunuz? CEO'lar, babalar ve yönetim kurulu arasında köprü görevi görüyorum. İnsanlar tecrübemi efektif olarak kullandığı sürece de çalışmak istiyorum. Para çok önemli değil. Firmanın başarıyı yakalaması bile benim için yeterince mutluluk verici. Burada hayatın tadı var. Bilgi birikimim boşa gitmiyor. Ama icraata o kadar alışmışım ki, bazen işin içine dalıyorum. Sonra farkedip, 'dur' diyorum. Bu senin görevin değil.
* Büyük bir grubun CEO'luğunu yapmış olmak insanların bakış açısını değiştiriyor mi? Tabii insanlar kredilerinize saygı duyuyorlar, ama sonuçta bir başarı da görmek istiyorlar. Pekçok firma onu da Sabancı yapayım diye kapımı çalıyor. Oysa Sabancı olmak için birçok şartın bir arada olması lazım. 2 milyon dolar ciro yapan bir şirket 20 milyon dolar borçlanmışsa benim yapacağım bir şey yok. O zaman yarı şaka yarı ciddi, 'sana ben değil, sihirbaz lazım' diyorum. Bazısı da memnun olmuyor bundan. Bir şeyler yapmamı bekliyor.
* Şirketlerin temel sorunu nedir? Patronlar kurumsallaşmayı içlerine sindirememiş. Herşey kontrolü altında olsun istiyor. İletişime, insan kaynaklarına, eğitime inanç zayıf. İnsanlar bilgiyi kudret olarak görüyor. Bilgi paylaşılmıyor. Kimse yanında adam yetiştirmiyor. Ben Adana'da kazan dairesinde yanımda kimseyi yetiştirmeseydim bugün hâlâ Bossa'da oturuyor olurdum.