| |
Derviş-CHP farkı
CHP İstanbul Milletvekili (başka ünvanı kalmadı) Kemal Derviş çıkışlarıyla yeniden dikkatleri üstünde toplamaya başladı. Ancak bu açıklamaları dinleyen veya okuyanların kafasında ister-istemez bir soru işareti beliriyor: "Derviş ne kadar CHP'li?" Yanlış anlaşılmasın; Derviş'in sosyal demokratlığı değil kuşku yaratan. Bu "duruş" farklılığıyla, CHP'de daha ne kadar barınabileceği ya da barındırılacağı merak ediliyor. Derviş, Cumartesi günü Bursa'da "Türkiye'de sosyal demokrasinin geleceği" panelinde, dün de "Kadın Girişimciler Derneği"nde konuştu. Bu konuşmalarını üç noktada yoğunlaştırdı: Türban, Kürtçe yayın ve siyasette kadının yerinin genişletilmesi. İşte Derviş'in görüşleri ve bu konularda CHP'nin resmi politikaları. Derviş'e göre, bir sosyal demokrat, türbanlıya yapılan baskıyı reddetmeli. Görüşü son derece net: "Mini etekli ile türbanlı hanımlar Türkiye'nin gerçeği. Birlikte yaşıyoruz. Birbirimizi dışlamamalıyız. Mini etekliye de baskı var Türkiye'de, türbanlıya da. Mini etekli türbanlı genç hanımları parkta arkadaşça, birbirine baskı yapmadan dolaşırken görünce sevinebilmeliyiz. Ben seviniyorum." Ve ekliyor: "Çeşitliliğe dayanan, temelinde özgürlük, demokrasi, bireye ve çeşitli topluluklara saygı içeren Avrupa projesinin parçası olmak isteniyorsa, kendi içimizdeki farklılıklara çok daha hoşgörülü ve içten bir değişimle sahip çıkılması gerekiyor." CHP ise tam tersine türban yasağının devamından yana. Çünkü, Baykal'ın ifadesiyle, "Türban özgürlük değil, rejim sorunu." CHP lideri, bir süre önce yine türbanın serbest bırakılması yönünde görüş belirten Derviş, Memduh Hacıoğlu ve Zülfü Livaneli'ne bakın ne yanıt vermişti: "Günlük entelektüel zihin jimnastikleriyle bu konuları ele alırsanız popüler olur, oy da toplarsınız ama Türkiye'nin geleceğini karartırsınız. 5-10 yıl sonra Türkiye kimsenin üniversiteye başı açık giremediği bir ülke haline gelir. Başı açık üniversiteye gelen kızlara kötü gözle bakılır. Bu da bir baskıdır." CHP'de Kürtler ve kadınlar Gelelim Kürtçe yayın konusuna. Derviş, "Kürtçe TV yayınının başladığı gün sosyal demokratların sevinmeleri gerektiğini" söylüyor ve ekliyor: "Milyonlarca Kürt kültürünü yaşamak istiyorsa, buyursun Kürtçe TV izlesin. AB'de de var bu, sadece Türkiye'de yok. CHP bunun öncülüğünü yapmalı." CHP'nin resmi politikasında da Kürtçe yayına itiraz yok. Ama bakış açısı farklı. Baykal, "Kürtçe yayın devlet eliyle değil, özel televizyonlarca yapılmalı" diyor. Gerekçesi: "Devlet bunu yaparsa, diğer diller de devreye girer, işin sonu gelmez." Ancak çözümün özel sektöre devredilmesinin sakıncaları var. Denetimin güçleşmesi, ticari kaygılarla özel TV'ler Kürtçe yayına ilgi göstermemesi gibi. Zaten hükümet de TRT'den yayını benimsedi. Gelelim "Politikada kadının yeri"ne. Derviş, gelecek seçimde 100-150 kadın adayın seçilecek yerlerde CHP listelerine girmesinin hayalini kuruyor, "Kadınsız sosyal demokrasi olmaz" diyor. Peki CHP bu konuda ne düşünüyor? 1999 seçimlerinden önce tüzük değişikliğiyle yönetim kademelerinde yüzde 25 kadın kotası getirmişti. Onu bile uygulamadı. 28 Mart yerel seçimlerinde kadın adayların çoğu tırpan yedi. "Atatürkçüyüm demek tek başına günümüz sorunlarını çözmüyor" diyen Derviş'e CHP daha ne kadar katlanabilecek dersiniz? Cevabı da Derviş versin: "Birçok arkadaşım CHP'ye üye olmak istiyor, ancak yerel teşkilat yazdırmıyor. Teşkilattaki bazı sorumlu insanlar üyeyi çoğaltmak istemiyor, 'Gün gelir bana karşı çıkar' diye..."
|