| |
Yazışarak yönetmek okuyarak anlamak
Cumhurbaşkanı 'nın yönetim tarzı konusunda iki ayrı görüş var.. Kimi, Cumhurbaşkanı'nın daha aktif olmasını istiyor.. Özellikle kurumlararası çatışma ve çekişmelerin yaşandığı dönemlerde devreye girerek havayı yumuşatması arzu ediliyor.. Sık sık da Anayasa'nın 104. maddesine atıf yapılarak 'Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir' ibaresi hatırlatılıyor.. Cumhurbaşkanı'nın sessizliği.. Köşk'e kapanması.. Devleti yazışarak yönetme isteği eleştiri konusu oluyor.. Böyle düşünmeyenler de var.. Onlar, Cumhurbaşkanı'nın işadamlarını ve gazetecileri uçağa doldurup ülke ülke dolaşmamasından, düğünlere gitmemesinden, açılışlara katılmamasından çok memnunlar.. Son 25 yıla bakarsak.. Türkiye dört yıldır çok farklı bir cumhurbaşkanı ile yönetiliyor.. Kenan Evren aktifti.. Hemen her konuda demeç verirdi.. Turgut Özal aşırı aktifti.. Başbakan'ı gölgede bırakan, yürütmeyi de eline avcuna alan bir politika izledi.. Bakanlar Kurulu'na defalarca başkanlık etti.. Hatırlayın.. Zonguldak'ta başlayan büyük işçi yürüyüşünde bile taraf oldu.. İşçi ücret artışlarına bile müdahale etti.. Süleyman Demirel de benzer bir tutum izledi.. Hükümetlerin işine pek karışmadı ama önemli konularda hep ön planda oldu.. Üniversiteleri dolaşarak konferanslar verdi.. Devlet kurumları arasındaki görüş ayrılıklarının giderilmesinde hakemlik yaptı.. Birçok krizin aşılmasını sağladı.. Sezer ise daha ilk günden itibaren, geçmişten gelen bu uygulamaların üzerine sünger çekti.. Farklı bir yol izledi.. Protokol gereği, zorunlu olmadığı toplantılara, davetlere katılmadı.. Köşk'te yaşamak daha hoşuna gitti.. Dış politikada aktif rol oynamadı, telefon diplomasisinden uzak durdu.. Son aylarda da resmi kabullerin dışında pek yüzünü göstermiyor.. Önemli günleri vesile ederek yaptığı yazılı açıklamaların dışında görüşünü açıklamaktan kaçınıyor.. Medya ile hiç konuşmuyor.. YÖK yasası nedeniyle, hükümet ile Genelkurmay arasında yaşanan gerginlikte de aynı yolu izledi.. Devreye girmedi.. Yasanın önüne gelmesini bekledi.. 19 Mayıs nedeniyle yaptığı açıklamada da yaşananlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi, tavrını ortaya koydu.. Sezer diyor ki: 'Ulus adına egemenliği kullanan organların, birbirlerinin yetki alanlarına girmeleri, devlet organları arasında uyumu bozacağı gibi, demokrasinin gelişme sürecini de olumsuz etkileyecektir.' Doğru, haklı.. Ama Sezer'i eleştirenler de diyor ki: 'Devlet organları arasındaki uyumun bozulmasını engelleyecek kişi Cumhurbaşkanı'dır.' Peki YÖK yasası için ne düşünüyor? Sezer, 'Türkiye'nin sorunu, laiklik ilkesinin farklı tanımlanmak istenmesinden kaynaklanıyor' diyerek, üstü kapalı olsa da yasayı geri göndereceğinin işaretini veriyor.. Sezer dört yıldan sonra yönetim anlayışını değiştirmeyeceğine göre, ister istemez alışacağız.. Sezer yazarak yönetecek.. Biz de ne düşündüğünü okuyarak anlayacağız..
|