| |
|
|
Koyun sürüsü görüntüsü!..
Sevgili Ağabeyim Öcal, spor medyası için "Koyun sürüsü görüntüsü veriyor" ifademe kızmış.. O bana benzemez. Sözcükleri seçerek, çok dikkatli kullanır ve incitmemeye büyük çaba sarfeder. Bu üslup içinde dahi medyayı savunan yazısı ağır. Ben "dan" diye yazarım ve söylerim.. Gene öyle yapacağım. Sevgili büyük Uluç yazımı yanlış anlamış.. Benim Süreyya Ayhan ve Ali Aydın'ın Olimpiyat Meşalesi taşımak üzere seçilmeleri üzerine spor medyasından beklediğim bir şey yok. Olmadı, olamaz.. Ben sadece kendi fikrimi söyledim. Benim itirazım, tamamen başka bir konuda.. Süreyya Ayhan, 2004 Atina Oyunları'nda 1500 metrenin bir numaralı favorisi.. Türkiye Cumhuriyeti 80 yıllık tarihinde ilk kez, Olimpiyatların bence en büyük madalyasına aday.. Atletizmde altın alacağız. Bunun ne manaya geldiğini bu ülkede en iyi bilen üç adam varsa, onlardan biri, hatta birincisiyim.. Süreyya Ayhan bu açıdan bakıldığında üzerine titrenmesi gereken bir ulusal servettir. Her ulusal servete olduğu gibi, Ayhan'a da medya titizlikle yaklaşmalı, izlemeli, denetlemeli, eleştirmelidir. Peki, spor medyası bunu yapıyor mu, Öcal Ağabeyim?.. Süreyya Ayhan "Olimpiyatlara yarışmadan hazırlanacağım" dedi.. Sen hiç, böylesine dev, böylesine benzersiz bir turnuvaya hazırlık müsabakası yapmadan gidildiğini duydun mu?.. Bireysel olsun, takım sporu olsun.. "En iyi antrenman, müsabakadır" sporun en tartışılmaz ilkesi değil mi?. Olimpiyat dört yılda bir.. Dört yıl sonra kim öle kim kala?.. Geçen yıl Dünya Şampiyonası'nda olduğu gibi Altın Madalya teknik ve taktik hatalar ve eksik ve yanlış hazırlanma yüzünden kaçarsa, ülkece kahrolmaz mıyız?. Bu fırsatı bir daha elde etmek için bir 80 yıl daha bekleyecek sabrımız var mı?. Hayır.. Üzerine ölü toprağı serpilmiş medyam konuyu tartışmadı. Antalya'da, İl Spor Müdürü'nün başını yemek için bir tezgah düzenlendi. Bir asparagas hazırlandı. Genel Müdür Mehmet Atalay ve Antalya Valisi Alaattin Yüksel'in cesur direnişleri ve sahiplenişleri olmasa, bu ülkenin en başarılı spor müdürlerinden birinin kellesi gidecekti. Medya başından sonuna "Karamanın koyunu tezgahı" kokan bu olayın üzerine gitme yerine ya sustu, ya bilmeden, etmeden, körü körüne Süreyya avukatlığına soyundu. Bu ülkede nerdeyse hiç eleştirilmeyen, milletvekillerinden daha dokunulmaz Süreyya Ayhan, her nasılsa çıkan o da çok ölçülü bir veya iki eleştirel sese dahi tahammül edemeyip "İçimden bu ülkeyi terk edip gitmek geliyor" dedi.. Sen böylesi bir tehdit ve şantaj duydun mu, Öcal Ağabey?.. Ne yaptı medya?.. Tısss!.. Bu ülkede sadece 150 kişiye verilen Olimpiyat Meşalesi'ni taşıma onurunu "Çalışmalarımı aksatır" diye reddetti. 400 metrelik yürüme temposunda bir koşunun çalışmaları nasıl aksatacağını sormak da kimsenin aklına gelmedi. Süreyya Ayhan, doğru yanlış pek çok şey söylüyor. Doğru yanlış pek çok şey yapıyor, ama benim medyam bunları asla tartışmıyor.. Neden?. İki sebebten.. 1-Atletizmi bilmiyorlar. 2-Korkuyorlar. Yaratılan Süreyya Ayhan terörü, eleştireni vatan haini ilan ediyor. Ödleri patlıyor.. Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük 20 sporcusundan biri ilan edilen, tek başına tarih yaratan Naim Süleymanoğlu'nun Atlanta'da eşcinsel ilişkiler içinde olduğu "Dedi kodu" haberlerini yazmaktan çekinmeyen medya, şimdi Süreyya Ayhan gerçekleri için "Gık" demiyor. Diyemiyor. Ben de "Bu medya koyun sürüsü görüntüsü veriyor" diyorum.. Sevgili Ağabey, hala ve hala "Meee" demek geliyor mu içinden?..
|