Öldürücü smaçların sahibi: Neslihan
Sadece oynadığı voleybolla değil, güzelliğiyle de ön plana çıktı Milli Takım'ın güçlü oyuncusu Neslihan Demir... Bakımlı olmanın kadının kendisine saygısını ortaya koyduğunu düşünüyor ve bunun için maçlara çıkmadan önce bile hafif bir makyaj yapıyor.
Avrupa ikinciliği ve dünya yedinciliği, Milli Bayan Voleybol Takımı'nı bir anda Türkiye gündemine oturtuverdi. O kadar sevildiler ki, yıllarca gölgesinde kaldıkları futbol ve basketbolu sollayıp, ön plana çıktılar. Artık dillerde Hakan Şükür, İlhan Mansız, Hidayet Türkoğlu, Peter Naumoski ismi değil; Natalia Hanikoğlu, Özlem Özçelik, Bahar Urcu var. Hele bir isim var ki, o sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın; hatta dünyanın diline dolandı. Sadece oynadığı voleybolla değil, güzelliğiyle de ön plana çıktı. Öyle ki Japonya'daki Dünya Şampiyonası'nda gözler ve kameralar hep onu aradı, hep onu taradı. Smaç vururken, üzülürken, sevinirken, bençte otururken bile dev ekranda onun görüntüsü vardı. Japon televizyonları onu, "Büyüleyici güzellik, turnuvanın en güzel kızı" olarak lanse etti. Neslihan Demir, ortaokul sıralarında "öylesine" tanıştığı voleybolda önce kendini geliştirdi, yetiştirdi sonra Milli Takım'la birlikte sükse yaptı. Bu sezon Avrupa Top Teams şampiyonluğu ve lig kupasını müzesine götüren Vakıfbank Güneş Sigorta'nın öldürücü smaçları ile ünlü 21 yaşındaki voleybolcusu, hayata dair sorularımızı yanıtladı.
* Neslihan Demir'i kendi pencerenizden nasıl tarif edersiniz? Ben oldukça esprili ve candan bir insanım. Gülmeyi, güldürmeyi çok severim. Arkadaşlarımla birlikteyken kahkahalar eksik olmaz. Ama tanımadığım bir insana karşı çok soğuk davranırım. Ayrıca ukala tavırlar sergilerim. Kendi içimde o kişiyi tartarım. Arkadaş olduğumda ise, çok sıcakkanlı ve dostça yaklaşırım.
* Kendinizi güzel mi, yoksa seksi mi buluyorsunuz? Aslında güzellik göreceli bir kavram. Evet, Allah vergisi bir boyum ve güzelligim var. Ama kendimi asla seksi bulmuyorum. Bence seksilik güzel bir kadının içinde erittiği bir olgu. Onun için kendimi güzel olarak nitelendiriyorum.
* İdeal bir erkek tipiniz var mı? Hangi tip erkekler ilginizi çeker, sizi etkiler? Benim boyum 1.87, bunun için benimle beraber olan erkek benden uzun olmalı. Görüntüsü ve ağırlığıyla bana ayak uydurmalı. Fit bir tip olmalı. Esmer olmalı.
* Avrupalı kadınlar ve Türk kadınları arasında bir kıyaslama yapsanız, kendinizi hangi tarafa daha uyumlu görüyorsunuz? Avrupalı kadın çok rahat. Özgür, kendini ifade etmesini daha iyi biliyor. Türk kadını ise toplum baskısı ve aile gelenekleri nedeniyle biraz daha içe kapanık. Oturaklı ve sağlam bir yapıda. Ben kendimi her iki kategoriye de koyuyorum. Biraz Türk, biraz Avrupalı. Ama Türk kadını Avrupalı kadınlardan daha ölçülü ve daha güzel. Kendine bakıyor ve özen gösteriyor. Ama illa ki Avrupa'dan bir örnek verecek olursam, Fransız kadınları çok asil. Bu özellikleri de onları güzel kılıyor.
* Maça çıkmadan önce makyaj yapar mısınız? Evet, hafif bir makyaj yaparım. Rimel, far ve allık sürer, maça öyle çıkarım.
* Cilt bakımı ve makyajla aranız nasıl? Kullandığınız özel markalar var mı? Her bayan gibi ben de özen gösteriyorum. Öyle de olmalı bence. Çünkü bakımlı olmak kadının kendine olan saygısını gösterir. Makyaj yaparım. Kullandığım markalar Clinic, YSL, Chanel ve Lancome. Parfüm olarak da vücut spreyleri ile birlikte; Moschino, Cheap and Chic.
* Ne tarz giyinmekten hoşlanırsınız? Genellikle spor tarzı benimserim ve bu çok hoşuma gider. Yani, üstüme çeker çıkarım derler ya, işte öyle. Hem rahat hem hoş oluyor. Gece bir yere gideceksem, fazla ağır olmamakla birlikte feminen tarz şeyler giyerim. Ağır olmamakla birlikte, makyaj yaparım.
* Ev işleri ve mutfakla aranız nasıl? Maçlardan, kamplardan, seyahatlerden vakit bulamıyorum. Ama boş bir vaktim varsa, anneme yardım ediyorum. Yatağımı ve odamı toplarım, toz da alırım. Ama vakit bulamıyorum. Aynı şeyi mutfak için söyleyemem. Ben daha çok annemin yaptığı yemekleri yerim. Dışarıda yemek yemem, çünkü annemin yemekleri varken buna tenezzül bile etmem. Onun yaptığı mercimek yemeğine bayılırım. Ben sadece makarna yapmasını ve sahanda yumurta pişirmesini biliyorum.
* Arabalarla aranız nasıl? Plakasında isim ve soyadımın baş harflerini taşıyan bir Passat'ım var, daha yeni aldım. Sürati seviyorum ama kesinlikle yapmam. Çünkü çok tehlikeli. Araba kullanmayı çok seviyorum ama yavaş ve temkinli kullanmak her zaman daha garanti. Herkes bu düşüncede olursa, Avrupa'daki standartları yakalarız ve ülkemizde trafik, bir canavar olmaktan çıkar.
* Rakiplerinizden çekinir misiniz? Hiçbir rakipten çekinmem. Çünkü voleybol devamlılığı olan bir spor ve ben mevkim icabı sürekli çözüm üretmek zorundayım. Hata yaparsam, moralimi bozmam. Tırnağımla ve kolyemle oynar, yeni hareket pozisyonu düşünürüm. Hatamı bir daha tekrarlamam.
* Türk voleybolundaki gelişmeyi nasıl görüyorsunuz? Eczacıbaşı ve Milli Takım'da oynayan Natalia Hanikoğlu'ndan çok şey öğrendim. O iyi ki Türkiye'ye geldi ve Türk vatandaşlığına geçti. Türk voleybolu Natalia'dan çok sey öğrendi. Hem bana hem Türk voleyboluna çok şeyler verdi. Onunla yan yana oynamak çok güzel ve ben bunu Milli Takım'da yaşıyorum. Yeni başlayan voleybolcular hep onu örnek alıyor. Onun sayesinde Türkiye bir yere geldi. O, aynı zamanda çok iyi bir profesyonel.
ALİ ESER MERKEZ
|