Çin istilasında durum vahim
Çin'in düşük maliyetli, kalitesiz ürünleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de büyük bir sorun olarak çözüm bekliyor. Ancak, sadece devletin belli makamlarından çözüm beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Çin ürünlerinden etkilenen iş dünyasının kamuoyunu bilinçlendirmesi, en azından kendi ihtiyaçlarını tedarik ederken de Çin ürünlerinden imtina etmeleri lazım gelmez mi? Bugün Çin mallarından şikayetçi olan bir işadamı, diğer yandan ucuz Çin ürünleriyle iş yapmayı tercih edebiliyor. Mesela, Halit Narin başkanlığını yaptığı sendikanın 'Ticarette Çin Tehdidi' başlığı altında düzenlediği seminerinde kullandığı yaka kartı daha yakasına takmadan kırıldı. Narin, 'İşte Çin malı budur' diyerek espriyle kalitesizliğine atıfta bulundu, ama madem durum bu kadar bariz ve vahim ise niçin Çin malı kullanıyorsunuz? Fabrikalarının Çin malı tehdidi altında olduğundan dem vuranlar da, öte yandan hiper marketlerinde de yüksek kar marjlı Çin mallarını satıyorlar. Gelelim bazı rakamlara; 2002 yılında Türkiye'ye giren 130 bin Çin malı bisiklet yüzünden bin kişi işinden olmuş. Kilit üreticisi irili/ufaklı 20 firma Çin istilası yüzünden kapanmış. Son 5 yılda 1 milyon 200 bin hacı çantası Türkiye'ye giriş yapmış. Çin mallarının oyuncak sektöründeki payı bu yılın başında yüzde 80 iken şu an yüzde 95'e çıkmış durumda. Kırtasiyede vaziyet tam bir fecaat, marka sahtecili- ğinin revaçta olduğu bu alan- da Çin malları payı sene içinde yüzde 30'dan 45'e çıkarmış. Pamuklu mensucatın yüzde 75'i, kadifenin yüzde 50'si Çin malı. Bu kafayla kalkınmak, istihdam sağlamak, değer üretmek, vergi toplamak ham hayal değil mi? Başaran Ulusoy'dan sitem 'Rakı Şaraplı İnanç Turizmi' yazımıza Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy'dan sitem dolu bir cevap geldi. 'Faaliyet alanı sadece Hac ve Umre organizasyonlarını denetlemek olmayan Birliğimiz, fuarlara iştirak ederek ülkemizi uluslararası platformlarda temsil eder, pazar araştırmaları yaparak acentelerin ve Türk turizminin gelişimine katkıda bulunur, eğitim seminerleri düzenleyerek sektörün ihtiyacı olan personel açığını giderir, ülke turizmine katkıda bulunacak her türlü etkinlik içerisinde yer alır bir zihniyet içerisindedir. Bu itibarla, yazınızda ileri sürüldüğü üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, hac turizminde, haksız kazançlarında önlerine çıkacak engelleri bertaraf etme ve özel teşebbüsün bu işi özgürce yapmasını engelleme hususlarında Birliğimiz ile işbirliği yaptıkları iddiasının hiçbir dayanağı yoktur.'
|