Kıbrıs'a ambargo işe yarar mı?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) ekonomik çarkın özgürce dönebilmesi için uçuş engelinin kalkması, deniz ulaşımının önündeki engellerinde bertaraf edilmesi şart. Ancak, Gümrük Birliği nedeniyle aynı havuz içinde yer alan Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımakta ne kadar gecikeceği ya da hangi zaman diliminde ve nasıl bir stratejiyle tanıyacağı önemli. Bu konuda belirgin bir politika henüz yok. Türkiye daha önce Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımazken de dünya tanıyordu, 1 Mayıs'ta Avrupa Birliği (AB) üyesi olunca da tablo değişmiş değil. Yani AB üyeliğine Rum Kesimi'nin tescili olarak bakmak yanlış. Şimdi ulaşım modları çerçevesinde geriye dönüp baktığımızda, yıllardır yüklerimizin Rum-Yunan ikilisi tarafından taşındığını, Kıbrıs Rum Kesimi bandıralı gemilerin farklı bayraklar altında, Türk limanlarından yük aldıklarını sıkça gündeme getirdiğimiz önümüze çıkacaktır. Peki şimdi ne olacak? AB üyesi Rum Kesimi'nin gemileri kendi bayraklarıyla bizim limanlarımıza gelirse, hayır mı diyeceğiz? Aynı zamanda Rum-Yunan ikilisi dünya denizciliğinde liderliği elinde tutan iki müttefik. Türkiye'nin bu anlamda bu ikiliyle rekabeti söz konusu değil, ama KKTC ile birlikte nasıl bir adım atacağı cidden önemli. Rum Kesimi'nin sağlıklı işleyen denizcilik filosuyla birlikte, dünyanın çeşitli büyük havayollarıyla işbirliği yapan bir havayolu varken, KKTC'de mevcut ulaşım sistemleri içinde ayağı yere basan bir kurum yok. Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) Türkiye'den gönderilen ve bu konuda birikimi olmayan insanların yönetimiyle hiçbir şekilde Rum Kesimi'yle rekabet edecek düzeyde değil. KKTC'de deniz gücü diye bir şeyden bahsetmeye gerek dahi yok. Fakat, KKTC'ye uçuş yasağı kalktığı an en azından Türkiye'deki charter şirketleri ve yabancı havayolları yavru vatanı dünyaya bağlayarak turizm sektöründe adaya canlılık getirebilirler. Limanlar da büyük konteynır gemilerine göre dizayn edilirse tecritten kurtulmak verimli hale gelir. Yoksa, tecrit kalksa dahi hiçbir şey olmaz. Özetle, Rum Kesimi'nin tanıma konusundaki stratejimiz kadar, KKTC'yi donanımlı hale getirmek, Türkiye'yi de buna hazırlamak gerekiyor. Kırılan uçaklar ve prestij Türk Hava Yolları'nın (THY) Gaziantep'te en son yaşadığı hadisenin faturası sanıldığından ağır olacak. Bazı tespitleri göre zarar 5 milyon USD civarında. Uçağın 5 ay kadar da yerde yatması hesaba dahil değil. Sarsılan güven sebebiyle sigorta poliçe rakamları da yukarı çıkacaktır. Yani riskli havayolu olunca, sigortaya da çok para ödeme zorunluluğu gelecektir. Halbuki, Türkiye içinde ki uçuşlarda azami dikkat, kurallara riayet, personelin motivasyonuna özen, hatalıları anında cezalandırma ve ödül hak edenleri derhal iltifata tabi tutmak gerekiyor. Böyle bir çalışma için ekip ruhu ve birlikte çalışma azmi şart. THY'nin en önemli departmanı Uçuş İşletme'de herkes birbiriyle kavgalı. Peki suçlular ne yapılıyor? Mesela, 25 Nisan 2003'te Özbekistan'da 28 bin USD ile yakalanıp, gözaltına alınan pilot kardeşimiz şu an uçuşlarını cebinde kaç para taşıyarak yapıyor? 'Sırrı'nın sırrı' sır gibi saklanırsa, böyle Uçuş İşletme'yi kimse takmaz.
|