|
|
|
|
|
|
Nedeni bulunamayan kısırlığa lenfosit aşısı
Daha önce klasik tüp bebek yöntemleriyle arzu ettiği gebeliğe kavuşamayan pek çok çift, başarıyı artıran yeni uygulamalar sayesinde bebeğini kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor. Öyle ki, sebebi bulunamayan kısırlıkta bile, lenfosit aşısı tedavisi ile pek çok aile bebek sahibi oldu
Kısır çiftlerin bebek sahibi olabilmelerine yönelik bilimsel çalışmaların her geçen gün ilerleme kaydettiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, önceleri "imkânsız" denen birçok vakanın, günümüz tıp teknikleri sayesinde, artık bebeklerine kavuşabildiklerini belirtiyor. Kısırlık tedavisindeki yüz güldüren gelişmelerin ülkemizde başarıyla uygulandığına dikkat çeken Doç. Dr. Fıçıcıoğlu, bu başarının ve bizdeki uygulamaların yurtdışına göre ucuz olmasının, Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye hasta gelmesine yol açtığını da sözlerine ekliyor. Peki, kısırlık tedavisinde başarıyı artıran yöntemler neler? Doç. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, bu yöntemleri şöyle sıraladı...
DÜŞÜKLERİ DE ÖNLÜYOR Kısırlık sebebini açıklayan bir problemin bulunmadığı çiftler "nedeni açıklanamayan kısırlık" grubuna giriyor. Tüm araştırmalar yapıldıktan sonra bir problem bulunamayan bu çiftlerin oranı yüzde 5-15 arasında değişiyor. Bu çiftlerin bir kısmı hiç tedavi görmeden gebe kalabilirken, gebe kalamayanlar için en başarılı tedavi yöntemini yardımcı üreme teknikleri oluşturuyor. Doç. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, son yıllarda yapılan çalışmaların, bu çiftlerin birçoğunda kısırlık (infertilite) sebebinin bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğuna işaret ettiğini belirtiyor. Bağışıklık sistemindeki bozukluklar, implantasyon başarısızlığına yani embriyonun rahme tutunamamasına ve gebeliğin erken dönemde düşükle sonlanmasına yol açıyor. Doç. Dr. Fıçıcıoğlu, bu vakaların "paternal lenfosit immünizasyon" yani lenfosit aşısı ile tedavi edilerek, çocuk sahibi olabildiğini vurguluyor. Lenfosit aşısı, sebebi açıklanamayan kısırlığın ve tekrarlayan düşüklerin tedavisinde kullanılıyor.
LAZER İLERİ YAŞTAKİLER İÇİN ŞANS Gebeliğin oluşmasında en önemli basamağı; elde edilen embriyonun (bebeğin) anne rahmine tutunması oluşturuyor. Normalde, anne rahmine tutunmadan önce embriyonun çevresindeki zona denilen dış tabaka incelerek kayboluyor. Böylelikle embriyo hücreleri zona dışına doğru tomurcuklanıp, anne rahmine tutunabiliyor. Günümüz lazer tekniği ile, bu işlemin kolaylaştırılabilmesi ve risklerin ortadan kaldırılabilmesi için geliştirilmiş laboratuvar olanaklarında, zona tabakasında bir pencere açılabiliyor. Kadın eşin yaşı ilerledikçe yumurtanın etrafındaki zona adı verilen tabaka kalınlaşarak embriyonun rahme tutunmasını, dolayısıyla gebelik şansını azaltıyor. Dr. Fıçıcıoğlu, zona adı verilen tabakada pencere açılmasında kullanılan lazer yöntemi ile 38 yaş üzerindeki birçok vakada gebelik elde edildiğini açıklıyor. Lazer kullanılarak yapılan yardımla tomurcuklanma uygulamaları, kadın eşin yaşına bakılmaksızın, yumurtanın etrafındaki zona tabakasının normalden kalın olduğu vakalarda ve birden fazla tüp bebek veya mikroenjeksiyon uygulamasına rağmen gebeliğin elde edilemediği vakalarda yapılıyor.
GEBELİK İHTİMALİ ARTIRILIYOR Klasik tüp bebek uygulamalarında, laboratuvar ortamında döllenen yumurta, ikinci günde anne rahmine transfer ediliyor. Doğal yollardan elde edilen gebeliklerde ise, embriyo rahme beşinci günde ulaşıyor. Bu evredeki embriyonun rahme tutunabilme şansının çok daha yüksek olduğunu anlatan Dr. Fıçıcıoğlu, günümüzde geliştirilen özel besi yerlerinde, embriyoları daha da geliştirip, ilk transferin ardından altıncı günde bir transfer daha yapabildiklerini anlatıyor. Yöntem, gebelik şansını artırıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|