| |
İktidar gemisi dalgalı
Doğu Anadolu'yu da dolaştık, Batı Anadolu'yu da... Kentli ile de konuştuk, köylü ile de... Ve gördük ki "iktidarın gündemi ile vatandaşın gündemi giderek farklılaşıyor." Ve bu durum "AKP'yi iktidara getirenleri bile kızdırmaya başlıyor." Hükümet hiç zaman kaybetmeden, şapkayı önüne koyup "nerede hata yapıyorum" diye düşünmeye başlamalı. Özeleştiriye girişmeli.
*** 3 Kasım 2002 seçimlerinin üzerinden 553 gün geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'de hükümet programını okumasının üzerinden de 423 gün. Bu süreler, demokrasilerde "önemli süreler." Vatandaşın "rahatlamaya başladım... Tünelin ucunda ışık görebiliyorum" demesi için yeterli süreler. Ama biz "böyle konuşanı" pek göremedik.
*** Dün bir ara Meclis'teydik. Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ın telefonu çaldı. Bartın'dan aranıyordu: - Efendim işsizim... Güneydoğu'da terörle mücadele ettiğim için, öncelikle işe alınacaklara ait statüdeyim... Ama nereye başvurduysam, kapı yüzüme kapandı... Ne olur, bana bir iş.
*** Mehmet Özhaseki, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı. 28 Mart'ta sandıktan "en yüksek oyu alarak çıkan" isim. "Üç yıl, beş yıl önce" diye söze başladı: - Gelenler lise mezunuyum, iş istiyorum diyorlardı... Soruyordum, elinden ne iş gelir diye... Kimi şoförlükten anladığını söylüyordu, kimi tamircilikten. Özhaseki "ama şimdi" diye devam etti: - Gelenler diyor ki... Üniversite mezunuyum... Bilgisayar biliyorum... İngilizcem var... İşsizim. - İşsizlik giderek boyut değiştiriyor... Can sıkıcı bir ortama doğru gidiliyor.
*** AK Parti 3 Kasım 2002'de "iş" diyerek, "aş" diyerek iktidar oldu. Aradan "bir buçuk yıl" geçti. "Teşvik kapsamındaki" Bartın ilinde, "terörle mücadele ettiği için önceliği olan" genç, iş bulamıyor. Gelişmişlikte "Bartın'ın çok önünde yer alan" Kayseri'de "üniversite bitiren, İngilizce konuşan, bilgisayar bilen" genç iş bulamıyor. Temel önceliği "bu konular" olması gereken hükümet ise "farklı gündemlere" yelken açıyor. "Hedefinden" uzaklaşıyor.
*** Başbakan Erdoğan Meclis'te hükümet programını okurken "yeni siyaset anlayışını" şöyle açıklamıştı: - Siyaset bir uzlaşma alanıdır..... Sadece sayısal güce dayanan bir yönetim anlayışını benimsemiyoruz. Toplumsal mutabakattan güç alan bir siyaset anlayışından yanayız. (Hükümet ProgramıSayfa 5). Ve devam etmişti: - Gerilime yol açan söylem ve üslubun Türkiye siyasetine bir fayda sağlamadığını; Türk siyasetinin çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma yerine uzlaşı, bütünleşme ve hoşgörü üzerine kurulması gerektiğini düşünüyor ve itidalin toplumun genel bir talebi olduğuna inanıyoruz. (Sayfa 8)
*** Hükümet "üniversitede reform yapacağız" diye ortaya bir tasarı çıkardı... Tasarının reformla uzaktan yakından ilgisi yok. "Ciddi bir uzlaşma arayışı" yok. "Toplumsal mutabakat" yok. Sonuç ise hükümetin gündemi ile vatandaşın gündemi arasındaki "farklılaşma." "Ekonomi gemisinin" dalgalı denizde yine yalpalamaya başlaması.
*** Hükümet, havaya taş atıp, sonra da attığı taşın altına kafasını uzatan yaramaz çocuk gibi. Durduk yerde kendi kendisine sorun yaratıyor. Sonra da çözeceğim diye uğraşıp duruyor.
*** "Sağduyu" diyerek, "bozulan iç barışı ihya" diyerek iktidar olan AK Parti "aynaya bakıp kendisine çeki, düzen vermeli." Ve "suların durulmasını" sağlamalı. Yoksa kendisi de sıkıntıya girer, Türkiye de.
|