|
|
Duvara konuşanların oyunu...
İstanbul'da yaşıyorsanız ve "Şöyle sıkı bir oyun izleyeyim" diyorsanız üzgünüz ama geç kaldınız. Çünkü Yılmaz Erdoğan'ın yazıp yönettiği ve de BKM oyuncularıyla birlikte oynadığı 'Bana bir şeyhler oluyor' isimli oyun, geçtiğimiz cumartesi gecesi İstanbul'da son kez sahnelendi. Ama üzülmeyin. Yakında turneye çıkıyor. Yani Anadolu yollarında bu oyunu yakalayıp, seyretme şansınız hala var. Bize göre kaçırmayın. Çok güleceksiniz. Ve Yılmaz'ın her oyununda olduğu gibi ağlanacak halimizle bol bol yüzleşeceksiniz. Oyunun bize göre mükemmel tekstinin iki yazarı var; biri mizah yazarı Yılmaz Erdoğan, diğeri şair Yılmaz Erdoğan. Siz hangisini seviyorsanız, inanın oyun tam sizlik. Zira her iki Yılmaz da oyunun başından sonuna devleşiyor.
SALONDAKİ DUVAR Ani bir ekonomik kriz sabahı borsada tüm parası batan Duran ailesinin babası Hilmi bey (Altan Erkekli) şoka girer. Dona kalır. Aslında vaka daha da ciddidir. Yılmaz'ın tabiriyle tam bir "Şımardı, kilitlendi, dondu kaldı vakası". Acele hastaneye kaldırılan Hilmi beye kendine gelebilmesi için yüksek dozda elektrik verilir. Hilmi bey kendine gelir gelmesine de ortada bir tuhaflık vardır. Artık o kendisiyle, salondaki duvarla (yani seyirciyle) ama en çok da Tanrı'yla konuşan biridir artık. İnanç tacirliğiyle halkı soyanlar, eksik dini bilgisiyle bir kutu baklava parasına Tanrı'yla iletişime geçmeyi umarak soyulmayı hak edenler, olayları görmek istediği gibi gösterip, ekrana yansıtan ucuz medya anlayışı, iki şarkıyla meşhur olup köşeyi döneceğine inananlar... Kısacası son dönemde etrafınızı saran pek çok aksaklık bu oyunda önünüze geliyor. Peki siz ne yapıyorsunuz? Tıpkı normalde ne yapıyorsanız onu. Yani sadece seyrediyorsunuz. Oturduğunuz yerden kalkmadan, tıpkı bir duvar gibi. Yılmaz, duvar gibi suskunluğumuzu oyun boyunca suratımıza tokat gibi patlatıyor. Kendisiyle konuşup, yaratanın kendisine bahşettiklerinden bir şeyler çıkarabilenlerin, dolayısıyla gerçekleri görenlerin bunu etrafıyla paylaştıklarında ne yazık ki duvarla konuştuklarını, Yılmaz öyle güzel anlatıyor ki, tabii ki, finalde ayakta alkışlanıyor. Ayakta alkışlanmayı aslında BKM oyuncularının tamamı hak ediyor. Ama bilhassa Altan Erkekli ve beyaz eşya satıcısı 'Adnan' rolüyle son dönemlerdeki en başarılı performansını sergileyen Yılmaz Erdoğan... Tabii ki Demet Akbağ ve Sinan Bengier... Bu arada, evin, şarkıcı olmak hayalleriyle yanıp tutuşan oğlu Tolga Çevik'i ve eve elektriği kesmeye gelen memure tiplemesiyle Deniz Özerman'ı da unutmamak gerek.
MUTLAKA İZLEYİN Sinemadaki 'Duvara Karşı'dan sonra tiyatrodaki 'Duvara Karşı'yı, "Bana bir şeyhler oluyor"u görmeniz lazım. Hem de mutlaka. Lafımızı oyundaki yıkıp geçiren esprilerden biriyle bitirelim... Kriz olmuştur. Eve gelen şeytanın dünyadaki temsilcilerinden Adnan, bakar ki tavsiyeleri sayesinde aile batmış hemen olay yerinden uzaklaşmak ister. Kapıdan çıkarken evin annesine "Her konuda çekinmeden beni arayabilirsiniz" der ve sorar. - Sizde benim cep telefonum var mı? - Yok. - İyi. Oldu o zaman.
|