|
|
|
|
|
|
Devlet protokolü ondan sorulurdu
VIP salonu protokol müdürlüğünü 23 yıl sürdüren Başkomiser Abdurrahman Yılmaz şimdi anıları ve dostluklarıyla emekli oldu
Denizli'nin Yumrutaş köyünde doğup, gençliğini tam bir köy çocuğu gibi geçirdi. Odun taşıyıp, saban sürüyor aynı zamanda da okula gidiyordu. Lise birinci sınıfa geldiğinde ise yapmak istediği tek işin polislik olduğuna karar verdi. Tek hayali vurdulu kırdılı polisiye filmlerinde hayran kaldığı korkusuz polisler gibi olabilmekti. Bu sayede köyde yetişmiş olmanın ezikliğini üzerinden atıp saygınlık kazanabilecekti. Filmlerde gördüğü maceraperest polislerden olamasa da azmi ve çalışkanlığıyla 32 yaşında kendisine büyük saygınlık kazandıran Atatürk Havalimanı'ndaki VIP Salonu Protokol Müdürü oldu. Kamuoyunun gündemine oturan birçok olaydan ilk onun haberi oldu ya da gizli kalması gereken bilgiler ilk onun kulağına gitti.
Geçen hafta Atatürk Havalimanı'ndaki VIP Salonu Protokol Müdürlüğü'nden emekli olan Başkomiser Abdurrahman Yılmaz, 23 yıllık meslek yaşamında hayalini bile kurmadığı en özel anıların sahibi, tanığı oldu. Türkiye'nin cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, büyükelçiler gibi devletin en üst düzeyindeki isimlerle, dünyanın tanıdığı devlet adamlarını karşıladı. Baba Bush'tan oğul Bush'a, Bill Clinton'dan, Boris Yeltsin'e kadar sayısız konuğu havaalanında ilk karşılayan ve uçağa bindirip ülkesine gönderen son kişi oldu.
650 İŞSİZİ MEMUR YAPTI İşi gereği en üst düzeydeki devlet adamlarından Türkiye'nin önde gelen işadamlarına kadar çok kişiyle yakın ilişkiler kurma fırsatı bulan 56 yaşındaki Yılmaz "Senin için birşey yapmak istiyorum" dendiğinde tek isteği işsizlere iş ve köyü için yatırım oldu. "O özel insanlar sayesinde köyüme ve ilçemiz Acıpeyam'a çok katkılarım oldu. Denizli'de kaloriferli ilk okul, benim köyümün, Yumrutaş'ın okulu oldu. Denizli'de, Ege'de her bankada benim bir iki elemanın vardır. VIP'teki ilişkilerim sayesinde 650 kişiyi memur yaptım. Çünkü işsizliğin ne olduğunu bilirim. Acıpayam'da bir parka ve bulvara benim adımı verdiler. Bu sayede ölümsüzleştim. Bundan büyük mutluluk olur mu?"
Ortaokul mezunu Yılmaz, tek pişmanlığının eğitimini yarıda bırakmak olduğunu söyleyerek nedenini şöyle anlatıyor: "İzlediğim o polisiye filmler hayatımı perişan etti. Polisliği havalı ve saygıdeğer iş olarak görüyordum. Tabii köylü çocuğuyuz bir de. O zamanlar ortaokul mezunları polis olabiliyordu. O nedenle lise birinci sınıftan itibaren okumadım. Okusam belki de bugün İstanbul Emniyet Müdürü'ydüm. Keşke okulu bırakmasaydım. Babam da okumamızı çok isterdi. Kendisi de okuyamamıştı."
"UÇAĞI DURDURMADIM" Peki ya işinin incelikleri, zor tarafları ve sorumluluğu? Yılmaz, yaptığı işin önemini, ağır yük getirdiğini vurguluyor. Turgut Özal zamanında yoğun bir trafik yaşandığına değinen Yılmaz, anılarını bir kez daha tazeliyor: "Özal, dur durak bilmezdi. Günde iki defa üç defa gelip gittiğini bilirdim. 20 saat havaalanından ayrılmadığımı hatırlarım. Cumhurbaşkanı ya da başbakan ne zaman ayrılacaksa o zamana kadar beklerdik. İzin günümde bile sabah tıraşımı olur, hazır vaziyette beklerdim. Tamamen tarafsız görev yaptım. Benim için hiçbir VIP diğerinden farklı olmadı. Bazısı uçağı kaçırırdı ve durdurmamı isterdi. Ama böyle özel istekleri hiç yapmadım. Özel biri için uçağı durdurmadım." Yılmaz emekliliğinde de oturmayı düşünmüyor: "Üç çocuğumla birlikte yaşıyorum. İş teklifleri geliyor ama bir arazi kiralayıp bahçe işiyle uğraşmak, peyzaj yapmak istiyorum. Yine toprakla uğraşmak istiyorum."
Pervin Metin MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|