kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Perşembe öğleden sonra...

İki hafta önce Bulgaristan'ın başkenti Sofya'dan yazdığım "Komşuya Ateş Almaya" başlıklı yazımın sonu şöyle bitiyordu: "Meydana son kez yeniden bakıyorum. Bulunduğumuz otelde ihtişam ile modern mimariyi birleştiren anlayış iç içe. Bu ülkeyi tam tanıyamadan ayrılacağım buradan. Ateş almaya gelmek gibi oldu bu seyahat. Bu izlenimler kısacık bir serüvenin ayrık notları. Türkiye merkezli ilk uluslararası petrol şirketi kurma girişiminin tanıklığını da sürdüreceğiz. Vakit öğleye yaklaşıyor. Yazıyı bu hafta erken istediler. Bitirmeliyim. Sizlere iyi pazarlar."

***

O yazıyı yazdığım gün perşembe idi. Ben yazıyı sadece o haftaya mahsus olmak üzere erken istiyorlar sanmıştım. Meğer, Sabah'ın Pazar Eki'nde okuduğunuz Kanatlı Karınca'ları bundan böyle artık hep perşembe günü akşamına kadar isterlermiş... Cuma günleri yazılan o yazıları perşembeye çekmek, saat ayarı değişiminden dolayı günü algılayamamak gibi bir şaşkınlığa yol açtı. Hala da geçmiş değil... Sofya'da otel odasında yazdığım yazıda "ülkeyi tanıyamadan" Bulgaristan'dan ayrılacağıma hayıflanıyordum. Ülkeyi tanıyamadım ama Sofya'yı o öğle sonrasında daha derinlemesine gezdim. Kentin "çatı mimarisinden" "fasulye çorbasına" o öğleden sonra kafamın içinde oynaşıp dururken, bir sonraki perşembe geldi çattı.. Kafamda daha önce tasarlanmış bir başka yazı devreye girdi. Sanayi devriminin mucidi Arkwright ile sanayi sonrası dönemin ilk simge yenilikçisi Bill Gates'in kıyaslandığı yazıyı yazdım.

***

Ama o arada pazara denk gelen Anneler Günü'nü atladım. Aslında atladım mı, yoksa annemin ölümünden itibaren bilinçaltı olarak o günü bana ait değilmiş gibi hissettiğim için yok mu saydım. Onu da tam çıkaramadım. Aradan on üç yıl geçmiş olmasına rağmen annemi kaybettiğimiz Basınköy'deki eve tek bir gün bile gitmedim... Mezarını da ziyaret etmedim... Galiba ona uzun bir seyahatteymiş muamelesi yapmak beni ferahlatıyor. Anneler Günü'nü de galiba bu nedenle bildim de bilemedim... Aslında Anneler Günü'nü de yazabilirdim diye düşündüğümde ise Gaziantep ve Kilis'i içine alan bir gezideydim.. Gaziantep'i iyice tanıma fırsatını yakaladım. Bir ömür duyduğum Kilis ile de sonunda el sıkışıp tanıştık... Sofya'dan Suriye sınırına uzanan bir parantez içinde Kanatlı Karınca yazılarını tasarlarken yazı zamanı aniden geldi bile.

***

Halbuki masamın üzerinde Kayhan Tümerdem'den aldığım çok sıcak bir mesaj, hafıza notu işlevi de görmek üzere duruyordu. Mektup aynen şöyleydi: "İyi günler Mehmet Bey; toplumumuzun kültürel olarak artık tam anlamıyla küme düştüğü şu günlerde, birkaç yıl öncesine kadar sizden ve sizin gibi düşünen birkaç kültür adamından Orhan Veli ve onun gibi gerçekten çok önemli edebiyat adamları hakkında yazı alırdık. Artık o tip yazılara da rastlamıyoruz. Orhan Veli'yi çok sevdiğinizi biliyorum. Orhan Veli'yi çok sevdiğinize göre Sait Faik'i de seviyorsunuzdur. Sizden ricam; 11 Mayıs 2004 ünlü hikayecimizin 50. ölüm yılı olduğundan, onun hakkında bir yazı yazmanızdır. Bayhanların, Abidinlerin duman attırdığı şu günlerde Mark Twain Derneği tarafından kabul edilmiş tek Türk edebiyatçısına hak ettiği değeri verelim lütfen. Yazınızı bekliyorum. Saygılarımla, Kayhan Tümerdem" Kayhan Bey, bir büyük incelik daha göstererek, 11 Mayıs'ı yeniden anımsattı...Sait Faik'i çok severim. İlk gençlik yıllarımın ateşli sancılarında hikayeleri bana derman olmuştu. Neyse ki, onu hatırlayanlar tahminimden fazlaydı... Ama bu pazara rastlayan yıldönümü için de geç kalmış oldum..

***

Bugün gene Perşembe... Yaz saatine alışamamış halim devam ediyor... Yazı gününü perşembeye çekmeleri henüz bende arzuladıklarımı istediğim kıvamda yazacak bir iklim oluşturamadı.. Bu perşembe öğleden sonrasındaki ruh böyle. Yazamadıklarımı ise sizler için biriktirmeye devam ediyorum. Umarım yakında alışacağım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Arkwright'tan Bill Gates'e...   / 09-05-2004
 Komşuya ateş almaya...   / 02-05-2004
 İş kulelerinde yaşam...   / 25-04-2004
 Akdeniz şöleni   / 18-04-2004
 İzmit'in bilinmeyen tarihi   / 11-04-2004
 Bir meydan, bir heykel, bir yazar...   / 04-04-2004
 Neden sinirlisiniz?   / 28-03-2004
 Deniz hamamı   / 21-03-2004
 Akçaabat köftesi...   / 14-03-2004
 Meğer cinayet anında orada değilmişim...   / 07-03-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Tanımadığım adamlarla niye selamlaşayım ki...
MEHMET ALTAN
Perşembe öğleden sonra...
İki hafta önce...
ÖNCEL ÖZİÇER
Koşu bandından inecek var
Başkalarına da böyle oluyor mu...
YASEMİN TAŞKIN
Boşanma Hakkı
Katolik bir ülke olan İtalya'da 30 yıl...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Olmazsa Olmaz
Şans değil huzur arayanlar New York'u bir...
FİKRET AYDEMİR
Eurovision'u Türkiye Kazandı
Mutlu sona ulaşan ülkenin...
STELYO BERBERAKİS
Yakalandı Yakalanacak
Olimpiyat stadına gizlice girmeye...
Yiyeceklerin genlerini ellemeyin!
Çoğumuz genleri değiştirilmiş organizmaların ucube yaratıkların dünyaya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.