| |
|
|
Suya sabuna dokunmayanlar, tüm çamaşırları AK Parti'ye bıraktı!
Bahtsız ülkem benim... Bahtsız Türkiyem! Bugün çözümlenmesi gereken her sorunu yarına erteleyen siyasi kadrolar yüzünden, "Krizkolik" insanların ülkesi oldu Türkiye. Bu yüzden, enflasyonu, yarım yüzyıla yakın süre sırtımızda taşımadık mı? "Güneydoğu Sorunu" içindeki "Kürt Realitesi"ni, bu yüzden Kopenhag Kriterleri hayatımıza girene dek, böylece görmezden gelmedik mi? Hep "Nasıl olsa yarın çözeriz" diyerek, "Kıbrıs Krizi"ne, Türkiye'nin iç ve dış politikasını 30 yıl ipoteklemedik mi? "YÖK Reformu" konusu da, "İmam Hatip Liseleri Sorunu" da, bu ertelenmiş çözümsüzlükler listesinin bir maddesi. Aslında ertelenen asıl mesele, "Türk Eğitim Sistemi"nin yeniden yapılandırılması değil mi? Örneğin hangi akıl, tüm ilk ve orta eğitimde edinilen bilgilerin, üniversiteye giriş sınavlarında bir işe yaramamasını kabul edebilir? Lise son sınıf öğrencilerinin rapor alıp, okul yerine "Dershane"ye gitmesi, başlı başına bir çarpıklık değil mi? İmam hatip öğrencileri de, Türkiye'nin bahtsız kesimlerinden sadece bir tanesi. Neticede imam hatip okullarını, ne Tayyip Erdoğan, ne de Necmettin Erbakan açtı. "Bilgi" ile "Din"i aynı potada eritebileceklerini düşünen "Toplum Mühendisleri", imam hatip mezunlarının, altı dersten sınava girerek klasik lise mezunu sayılabilmelerini de mümkün kıldılar. Bu düzen, Ecevit'in 1974'teki başbakanlığında, herhalde, koalisyon ortağı Erbakan'ın itmesi ile değişti. İmam hatip mezunlarının ve diğer meslek liselilerin fark derslerinin sınavını vermeden, üniversiteye, diğer liselerle eşit şartlar altında girmeleri sağlandı. Sonra da, İstanbul Lisesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu Erbakan, imam hatipleri, Milli Görüş'ün "Arka Bahçe"si olarak algılamaya ve sunmaya başladı. İmam hatip kültürlü başı örtülü genç kızların, üniversiteye alınmamaları, onların "Eğitim Hakkı"nın kısıtlanması ve nihayet 28 Şubat post-modern darbesinin, imam hatiplere, üniversiteye giriş engelini koyması... Birlikte, tüm meslek okullarının engelli hale gelmesi... Kızlarını ve oğullarını imam hatiplere gönderen ana ve babalar, bu okulları "meslek lisesi" gibi görmediler ki. Hem klasik lise eğitimi, hem de dini eğitim alınabilir diye varsaydılar. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan da, imam hatip mezunu... DYP'nin ünlü hukukçu parlamenteri Ahmet İyimaya da, imam hatip mezunu değil miydi? Bunlar, "İmam" olmak için okula gitmediler ki? Veya imam hatipe kızlarını gönderen anababalar, İslam'da "Din Kadını" olmadığını bilmiyorlar mıydı? Onlar sadece "Dindar Kadın"lar yetişsin diye hesap yaptılar. Önceki günkü SABAH'ta, Ahmet Hakan, kendisinin de mezun olduğu imam hatiplerdeki öğrencilerin ikilemlerini, ne güzel anlatmıştı. Müdür yardımcısının, elinde makasla, saç kesmek için beklediği kapı... "Kızlarla Konuşmak" suçu ile "Disiplin"e gönderilme kâbusu... Şimdi bütün bu ertelenmiş sorunlar, bütün ağırlıkları ile AK Parti'nin eline düştü. Siyasi akıl, "Öncelikli hedef, Avrupa Birliği'dir" diyor. Siyasi taban ise "Seçim vaatlerini yerine getir" demekte. Birileri de, "Kıbrıs şansını kaçırdık. Bari YÖK'ü vesile edip, AB hedefini dağıtalım" diyor... Durum böyle yani.
|