Reel kesimin finansal kesim ile buluşması nerede olacak?
Yandaki grafik, Merkez Bankası tarafından her ay 500 dolayında sanayi şirketinden derlenen bilgilerle yapılan Reel Kesim Güven Endeksi ile Hazine faizinin karşılaştırılmasından ibaret. Reel Kesim Güven Endeksi'nin 100 civarında olması normali, 100'ün üzerine çıkması güvenin arttığını, 100'ün altına düşmesi güvenin azaldığını gösteriyor. 1991, 1994, 1999 ve 2001'de Güven Endeksi 60'lı seviyeye doğru inmiş. Yani sanayi kesiminde derin bir korku ve güven eksekliği oluşmuş. 91'de Körfez Savaşı, 94'de ekonomik kriz, 99'da Rusya krizi ve deprem, 2001'de bilinen büyük kriz yaşandı. *Faiz dipte ama- Reel kesimi büyük korkunun sardığı, sanayide güven eksikliğinin büyüdüğü dönemlerde mali piyasaların tansiyonu yükseliyor. Muhtemel ki reel kesimdeki güvensizliğe finansal kesimdeki güvensizlik ve kriz yol açıyor. Ya da kriz finansal kesimden başlayıp reel kesime sirayet ediyor. Bu nedenle Reel Kesim Güven Endeksi'nin dip düzeylere indiği tarihlerde Hazine faizleri zirveye çıkmış. 1994, 1998-99, 2001'de durum böyle. Bir istisna 1996 yılı. Siyasi belirsizlik faizleri etkilemesine karşılık reel kesimde bunalım olmamış. Bütün bu geçmişi neden anlattığımız ise grafiğin sonunda giderek açılan büyük makasla ilgili. Yani Reel Kesim Güven Endeksi ile Hazine faizleri arasındaki fark ilk kez bu kadar büyük olmuş ve bu kadar uzun sürmüş. Faizler tarihi dip düzeylerinde ve yüzde 20'ye yaklaşmış. Reel Kesim Güven Endeksi de 100'ün üzerinde duruyor. Şuphesiz bu iki veri ekonomide yaşanan iyileşmenin bir göstergesi. *Finansal kesim önde- Faizlerin bu düzeylere gerilemesinde enflasyonun 34 yıl sonra ilk kez tek haneli rakmalara inmesi önemli bir etken. Bekleyişlerde iyileşmenin ve siyasi istikrarın da faiz düşüşünde payı var. Ancak bu dönümdeki dış konjoktür avantajının payı belki de daha çok. Önceki yıl IMF'nin 10 milyar dolardan fazla kredisini kullandık. Geçen yıl ucuz dolar nedeniyle ülkeye 10 milyar dolardan fazla kaynak girdi. Bu kaynak girişi hem kuru hem faizi düşürüyor. Dışarıdan kaynak girişi içerideki iyileşmeyle birleşince borsada hisse senedi fiyatları arttı. Yani finansal kesim gayet iyi 1.5 yıl yaşadı. *Sanayiye fazla yansımadı- Buna karşılık reel kesimde de iyeleşmeler var. Sanayi üretimi ve ihracat arttı. Milli gelir arttı. Ancak yatırımlarda işsizliği azalatacak düzeyde artış olmadı. Reel ücretler geriledi. İç talep canlanaması cılız kaldı. Yani iyileşmede ekonominin reel ayağı daha yavaş adımlar atarken, finansal ayağı daha hızlı adımlarla ilerledi. Grafikte görüldüğü gibi iki taraf arasında ciddi bir fark oluştu. *Makas nasıl daralır?- Şimdi Amerikan Merkez Bankası'nın faizleri artırmasıyla gelişmekte olan ülkelere ve Türkiye'ye fon akışında yavaşlama söz konusu. AB heyecanının kısmen azalması veya Rum kesiminin AB'ye girmesiyle tarih verme önündeki zorlukların artacağı beklentisi finansal kesimdeki iyileşmeyi töprüleyebilecek. Bu durumda makas daralacak. Makasın daralması o kadar korkulacak bir şey değil, asıl tehlikelisi tersine dönmesi. Neyseki, şimdilik böyle bir durum beklenmiyor. *Sonuç- "Ata bindim diye sevinme, atın ayağı yerdedir" Türk Atasözü