İkinci yarı
F.Bahçe alışılmış saha içi rahatsızlıklarını üst düzeyde yaşadığı bir ilk 45 dakika geçirdi. Ardından mecburen yapılan Tuncay-Semih değişikliği ile tesadüfen yeni olumlu bir düzen şekillenince ve de ilk dakikalarda üst üste iki gol gelince takım tekrar hayata döndü. Daum hassas kadro yapısında Fatih ile Serhat'ın yokluğunda yine yanlış bir takım tertibi sahaya sürdü. Ters ayaklı Ali Güneş'i defans bloğunun sol kulvarında görevlendirip, Selçuk'u yapısına hiç uymayan sağ tarafa monte etti. Ağır maç trafiğinden artık iyice yorulan, hafta içinde de milli maçta hiç durmadan oynayan Ümit Özat'ı yine orta sahada görevlendirdi. Bu tabloda iyi pres yapan, savaşan rakip karşısında hiç organize atak gelişmedi. Bütün hücum girişimleri adeta bir kısır döngüydü. Bir de duran toptan skor dezavantajına düşülünce işler iyice zora girdi, stres üst düzeye çıktı. Bu arada Daum maç başında yapması gerekeni, golü yedikten sonra yaptı. Ümit Özat defansın soluna, Ali Güneş esas görev bölgesine, Selçuk da orta sahaya geçti. Bu de- ğişimden sonra daha tehlikeli ataklar gelişti. Mehmet Yozgatlı içe kat ederek gole dönük girişimler yapıldı. Ancak net bir pozisyonu değerlendiremezken, iki önemli asistte de başarı sağlayamadı.
Semih'in dönüşü F.Bahçe ikinci yarıya sakatlanan Tuncay'ın yerine Semih ile başladı. Mehmet Yozgatlı orta sahada Selçuk ve Aurelio ile bir üçlü oluşturdu. Bu bölgedeki alışılmış arızalar defansif ve ofansif ortadan kalktı. Üst üste iki gol de gelince F.Bahçe oyunun tek hakimi oldu. Pozisyonlar üretti, son dakikada da farkı ikiye çıkardı. Uzun zaman sonra oynama şansı bulan Selçuk orta sahada çok başarılıydı. Mehmet devamlılık sağladı. Aurelio müthiş dinamizmi ile takımın dinamosuydu. Uzun süredir yedek olan Semih de girer girmez attığı golle maçın dönmesinde pay sahibi oldu. Ali Güneş hırsıyla ve çabukluğu ile başarılıydı. Luciano-Tomas ikilisinin çizgi defanstaki uyumları da takımın zor anlardaki sigortasıydı. A.Gücü sahaya hem aklını, hem fiziğini yansıttı. Son derece motiveydiler. Rıza Çalımbay felsefesi ile oyun disiplininden hiç kopmadılar. Eğer ikinci yarının başında golleri arka arkaya yemeseler, ilerleyen dakikalarda risk alacak F.Bahçe karşısında pozisyonlar bulabilirlerdi. Ama ikinci yarıda rakiplerinin büyük seyirci desteği ile sahaya yansıttığı mücadele karşısında daha fazlasını yapamadılar. Beşiktaş-Samsun maçıyla kariyer yapan ve bundan sonra yönettiği tüm karşılaşmalarda objektifliği ve cesareti ön planda tutan hakem Cem Papila dün gece de aynı görüntüdeydi. Evsahibine hiç prim tanımadan bence mükemmel bir yönetim gösterdi. Tabii bu tip yönetimler ülkemizde alışılmamış bir tablo. Eğer bütün hakemler bu standardı tuttursa lige hem adalet gelir, hem de kalite.
|