VATANDAŞIN mevduatını bonoya yatırarak büyük bir risk alan ve sonuçta Demirbank ile Ulusalbank'ın TMSF'ye devri için zemin hazırlayan Halit Cıngıllıoğlu'nun bono merakı aslında çok eskilere dayanıyor. Bir dönem Tansu Çiller'in bankacısı olarak ünlenen Cıngıllıoğlu ile ilgili 1996 yılında "ihaleye fesat karıştırmaktan" soruşturma açıldı. 25 Ekim 1996 tarihindeki Hazine ihalesine şaşırtıcı bir şekilde en uygun teklifi Demirbank vermişti. 311 trilyonluk satışın 60 trilyon liralık (733 milyon dolar) kısmı yine Demirbank'a olmuştu. İhaleye gelen tekliflerde en düşük faiz yüzde 118.94, en yüksek faiz 122.48 olarak belirlenirken, ortalama faiz oranı yüzde 121.92 olmuştu. Demirbank'ın da verdiği teklif ise yüzde 121.92 düzeyindeydi. Üstelik ne tesadüf ki aynı gün içinde ikinci el piyasada faizlerin 5 puan düşmesiyle ihaleden 60 trilyonluk kağıt alan Demirbank iki saat sonra 591 milyar lira (7.2 milyon dolar) kârlı hale gelmişti. Bu durumdan rahatsız olan dönemin hükümetinin RP kanadı olayla ilgili soruşturma başlattı. O günlerin gazetelerine bu haber "Çiller'in bankacısına soruşturma" olarak yansıdı. O gün de Demirbank'ın 40 trilyonluk sermayesine karşılık bir ihalede nasıl olup da 60 trilyonluk alım yaptığı sorgulanıyordu.
KAMU ORTAK OLDU 1996 belki de Cıngıllıoğlu'nun kamuoyunu en çok meşgul ettiği dönemlerden biriydi. Hürriyet yazarlarından Yıldırım Çavlı 12 Nisan 1996 tarihindeki, "Cıngıllıoğlu'nun önlenemez yükselişi" yazısında şunları anlatıyor: "Cıngıllı'nın Ziraat Bankası'na olan toplam riski 10 milyon 242 bin dolardır. Halk Bankası'na olan risk ise 24 milyon 255 bin dolardı... Ziraat Bankası risk listesinde ikinci, Halk Bankası risk listesinde birinci olan Cıngıllıoğlu özel ilişkileri sayesinde bir başka ilke de imza atmıştır. Bilmem aranızda duyan var mı? 'Demir- Halkbank' mübarek Cuma kahramandır. Yani yarısı devlet yarısı yürü ya kul." Özetle Çavlı köşesinde, kamu bankalarına bu kadar borçlu bir bankacının nasıl olup da yine bir kamu bankası ile ortaklık kurduğunu sorguluyordu.